Pages

Ads 468x60px

3 Mart 2014 Pazartesi

Ölmüş Günün

 ÖLMÜŞ GÜNÜN
Ölmüş günün ayakucunda öylece uzanıyor
Eskimiş bir kelimenin üzerinde elleri
Dilinde unutulmuş yabancıl dua
Tanrı’nın aklından geçip, bana geleceği saate çok var daha.

Ölmüş günün ayakucunda birden doğruluyor
Beklediği hayat geç kaldı, hiç böyle yapmazdı Tanrı.
-Geçer mi?
Soruyor göçmen bulutlara
Yağmur başlıyor sonra, neden bilinmez.
-İnanırsan geçer.
diye esiyor hergele bir rüzgar
Buna inanmak yerine, aklındaki kelimeleri kontrol ediyor.

Ölmüş günün peşi sıra yürüyor
Yürürken düşünürüm diye geçiriyor içinden.
-hatırlamak kolaydır yalnız yürürken-
Islak sokaklar, kuru dudaklarını arzuluyor.
Başını kaldırıp saate bakınca
Tanrı’nın sakalında sallanan çocukları görüyor.
Öteki berikine gülümsüyor…
Gülebilmek, tüm karanlığa rağmen o tek tebessüm…
Uzuyor yanaklarında can.

Ölmüş günün sonunda ölüyor.
Bir yıldız kaydığında onu tutmasın kimse
Kim bilir bir adamın çocukluk hayalidir düşen.
Kaderinin adına yakın yerinden kesilen canıdır kadın
Damla damla kan akıtır göğsünden anneler şimdi
Uzaklarda yarı adam yarı çocuk biri ağlıyorken
Sessizce unutuyor geç kaldığını çünkü uyuyan bir güzeldir mevsim.

Ölmüş günü kimse anımsamıyor
Dört nala koşan duyguların ardı sıra
Yürüyen kalabalıklarda kimsesiz bir çocuk gibi gözleri.
Bu saatte hiçbir anne baba, eş dost ya da sevgili sevişmez

Sakın ağzından tek bir kelime daha kaçırma…

Şaban Sarı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...