Ruh Parçası #120
UNKNOWN PLEASURES
İçimde sevdiğim zamanlardan kalma bir his, içimde kocaman bir bayram heyecanı. Ağırlaşan dakikalara sığdıramadığım özlediğim bir duygu var; uzun zamandır beklediğim rüzgar sonunda yelkenimi dolduracak sanki, damarlarımda festival havası, nabzıma yetişemeyecek kadar yaşlı bir bedenle oturuyorum; heyecanlar uykumu yeniyor.
Tarifi mümkün olsa da geçmişin kelimelere bu kadar ağır umutlar yüklemekte istemiyorum, ardımda saklayabildiğim kadar saklamak isterim tüm bu heyecanımı çünkü bilirim en çok umut zehirler heyecanları çünkü bilirim her umut tehlikelidir... Şimdi kafesimin içindeki özgürlüklerden bahsetsem de yetmeyecek öyküme; satır aralarımda kalacak dağınık düşler için mutlaka karşımda olmalı güzelliği, öyleyse tüm geleceklerin canına değmesi için kaldırmak istiyorum gülüşlerimin kadehini. İşimizin fallara kaldığı köprülerden geçebilirsek, arka bahçedeki eğlenceye taşır bu heyecan bizi.
Farklı duraklarda aynı anda saate bakıp, karşılıklı gülmüş olabiliriz; ben bir kitabın arka kapağında ölümsüz bir kelebekle beklerken, sen kalabalık bir cadde de beni arayabilirsin. Asla bilemeyeceğimiz duygular dökülür eteklerimden, hissetmekten kaçtığımı söyleyebilirim dalgınlıkla bu arada; kararsız bir havada yanaklarından hem bir eylülü hemde diğer tüm mevsimleri seçebilirim, izin verdiği sürece zamanı ölümsüz saatlere ayarlayabilirim.
Yorgun ölümlerden sonra Sur'a üflenmiş ve yeniden başlamış gibiyim. Tanıdık sokaklarda bambaşka bir meltem esiyordur ve dudaklarındaki melekte bu anı beklemiş gibiydi. Tanrı olsam cenneti bu resimden çizerdim ama ölümlü bir şair olarak ancak yazabiliyorum; yaşamak bir başka kıyamete kalmıştı belki de. Doğarken kurduğum ilk cümlenin bi' anlamı yoktu tabi ki, heyecandan hep; kendimi hissettiğim o ilk anda anladım Adem'in Havva ya kavuştuğunda ne hissettiğini ve yasak meyvenin neden o kadar çekici olduğunu. Mitolojik bir öykünün ilk cümleleri dökülüyor belki de saatler öncesinde....
Kırk yıllık bir hatır için karşılıklı susmaya hiç vaktimiz olmadı. Düşünemedik bile belki de , sadece o an yaşadık ve unuttuk, unuttuk çünkü ağzına kadar geçmiş dolu fikirlerimizde yer açmalıydık yaşanacak gelecekler için. Gülmek bir buluta hiç bu kadar yakışmamıştı; heyecandan ölse bir gökyüzü o an günah sayılmazdı şüphesiz ki!
Beceriksiz vedalarda harcanan son cümleleri kıskanır dilime dolanan suskunluklar. Uzun bir yol olsa belki ancak biter dallarımdan dökülecek güz yaprakları; yoruldukça dinlenebileceğim bir çınar bulunur mu soğuk caddelerde bilmem ama gözleri tüm yorgunluklara değecek kadar derinken kim düşünür ne kadar uzak olduğunu ölümün....
Burada bitmez bu duygular sağanak bir heyecanın ardından karalanacak çok duygu var belki ama son bir cümle yazılmalı bu mevsimin sonuna; bir başka şiire de konu olabilecek kadar iddialı üstelik
" Ve uzun bir ömrün yaprak dökümleri ardımda kaldı
Sonsuz Bir eylül bitiyor bu şehirlerde üstelik."*
*Eylül'e Şiir