Pages

Ads 468x60px

4 Eylül 2013 Çarşamba

MAKE LOVE NO WAR

MAKE LOVE NO WAR
Tek bir kıvılcıma muhtaç önlenemez bir yangın yerindeyimha koptu ha kopacak yaşamla ölüm arasındaki kıyamet. Savaş istiyor canı yanan yüreğim, diyetini ödetecek kaza eseri kopsada aramızdaki bağlar. Dişe diş, kana kan bir mücadele veriyorum yokluğunla varlığın arasında. Kin ve nefret arasında soluksuz kalan hoşgörü can çekişirken, Pandora hala kutusunda saklıyor o bi damla umudu, inatla! Hayat hiç adil değil, konu insan olunca.
Coğrafyamdaki şiddet ve ayrılık havasında mülteci yarınlarımın irticai failiyetten unutulan geçmişe sığınma talebini reddediyor Anı Yaşatma örgütü. Şimdi de kayıp zaman, yarında kaybolacak ceplerimin karanlık ve soğuk kuyularında oysa daha dün yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi akreple,  yelkovanla su sızmazdı aramızdan. Hayat hiç adil değil, konu aşk olunca; şimdi kanlı bıçaklıyım takvimlerle de.
Doğal bir afet güzelliğin, yüreğimin tam ortasından geçen fay hattını aşk adıyla faaliyete geçirdi, bi anlık sarsıntının etkisinin bir ömür süreceğini kimseler tahmin edemezdi. Yapılan resmi açıklamalarda, senin benden geçtiğin dakikalarda yıkılan boğaz köprüsünden dökülen sözlerim kaybolmuştu iç denizimde. Dört bir yanım yaşlarla çevriliyken hiçbir sözüm boğulamazdı belki ama bu kez çok şiire ateş düşecek ve benim can evim, ölümle tanışacaktı. Başsağlığı dilemeye gelecekler, yanımda olmak isteyecek başkaları; benim senden başka teselliye ihtiyacım yok, yok ulan! Gidin, siz gidin; hem yaşamım hem ölümüm olan O gelsin; bu kez ben sağolayım, vatan bildiğim tenim batsın, özgürlük dediğim sözlerim hapsolsun içime, bu kez aşkta ölsün! Sen olmayacaksan kapımı çalıp, usulca ruhuma sokulan, tüm sınırlar kalksın, aşkta ölsün artık ve yokluğunla baş edebilmek için yardım kampanyaları düzenlensin. Hayat hiç adil değil, konu biz olunca.
Sensizliğe sebep olan mevsimlermiş gibi intikam hırsıyla sınırötesi nefretler seslendiriyorum sonbahara karşı. Ölü ele geçiriyorum turuncu gündüzleri, elimde kalan hep soğuk ölüm geceleri. Masum tüm yapraklar biliyorum, biliyorum aramızda hala bizi ayıran kader. Aramızdaki hukuka uygun olsaydı cinnet, ayrılığın elebaşı hasreti bir gece yarısı yok eder, sonra gelir aşkına teslim olurdum. Hayat hiç adil değil, konu adalet olunca.
Nefretle yerle bir edilen cennetteyim, cehennem çok uzak değil, hududun öte tarafı yanıyor. Uzaklarda, bir maşanın üzerindeki kuklanın parmağı var bu savaşta; bu kez sağ olmasın Tanrı dahi, Cennet-cehennem savaşına kurban giden aşklar'da sağ olsun sol yanımızda artık! Tezkere bekliyorum yukarıdan, alır almaz koşacağım kaderin bizi ayırdığı an’a, keseceğim yolumuzun ayrıldığı köşe başında önünü, diz çöküp seveceğim geleceği! İşte o zaman hala adalet olduğuna, savaşmadan da, ağlamadan da mutlu olunabileceğine inanacağım; Tanrı’yı göreceğim, seni seveceğim.
Hayat hiç adil olmadı bana karşı, istediğim ne varsa uzak şimdi ellerimden. Belki de yeteri kadar istemeyi ya da hayallerimin peşinden gitmeyi istemedim. Hazıra alıştım, tek atımlık aşklar ister oldum. Bu yüzden yalnızlığımla verdiğim amansız savaş ve iki tarafta ağır kayıplar veriyor ruhundan; yorgunum, yorgunsun. Gözü dönmüş hislerimin, saldırıyorum çevremde kim varsa, yakıyorum, yıkıyorum ve buna adalet diyorum; kaybediyorum, kaybediyorsun… bilmiyorsun daha kim olduğunu dahi, öylesine sesleniyorum: Bitsin artık aramızdaki bu savaş; sevişme zamanı. Ellerimi uzatıyorum yokluğuna, tut ellerimi, bitsin bu Ortadoğumuzda süren savaş.

Hayat hiç bi zaman adil olmayacak, kimseye karşı fakat Tanrı hep adildir onu hatırlayanlara karşı.

Şaban Sarı
- 8.10.2012 tarihli yazı, diğer blogumdam buraya  (suriyeyle savaşa hayır demek için) aktarılmıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...