Pages

Ads 468x60px

27 Mart 2013 Çarşamba

Ruh Parçaları #67-75

#67

Daha başlamadan biten tüm ilişkilerin anısına, lütfen sessizlik.

#68

Hayatını kontrol etmeye çalışanları anlayamadığım zamanlarda, gülüyorum. Planlı bir hayat ancak düşlerde yaşanır çünkü tesadüflerin ortasında senin seçimine bakmaz zaman.

#69

Mutlu bir çocukluğun ardından elbetteki iyi bir adam olacaktım. Dedemin cebindeki şekerler kadar umutla, babamın kullandığı bisiklet kadar mavi bir gökyüzüyle; annemin döktüğü billur gözyaşları kadar saf bir yarınla doğacaktım. Kirli bir dünyaya hala iyilik taşıyanlardan kim kaldı ki?

#70
Yazılmayı bekleyen bir roman gibi hissettiğiniz oluyor mu? Ben bu aralar bu havadayım. Peki hiç, tozlu bir geçmişin altında ezilirken, tüm yalnızlığınızla kaderinizi beklediğiniz  bir roman olabilir miyiz acaba eğer dünyaya bir sahaf gözüyle bakarsak? Kim bilir belki de Tanrı'nın romanındaki kötü adam biziz.

#71

"Son bakışın kalır bir mezar başında
Sırası değil ama gülüşünü bırak bana." dedim geçen gün, anlamadılar.

#72

Okuduklarımız, yaşadıklarımızın yansımaları. Yazdıklarımız, bulamadıklarımızın serabı. Bu saatte şarapla iyi gider hüzünlü cümleler...

#73

Kapandığında güneşin perdesi, sessizlik kalır arka planda.
Kelimelerin akın akın özgürlüğe koştuğu bu vakitlerde işlenmeleri mektuplara sevdalar.
Hava güzel, dizelerden rengarenk bir gökyüzü çizebilir bir şair, kanatları sevda yüklü kuşlar göçüyorken
yüreğinin sesini dinliyor cesur bir adam.
kapandığında perde insan kalır kendinde, çıplak
ve gece artık tek hakimidir boşluğunda yankılanan gelecek provalarının.

#74

İki bardak yalnızlıktır belki de birini beklemek;
Çayın biri soğur, diğeri yarım ve boynu bükük kalır elbet.
Belli ki gelmeyecek bugün de tek şekerli bir hayat
Ne kadar da delilik şimdi sevdiğini beklerken yokluğuna bir çay ısmarlamak?
Yolları uzun eden parmak uçlarıyken, kısa tutmak gerek elvedaları ve hayatı ince belinden sarmak yeterken bazen sevmeye
Dumanı üzerinde tavşan kanı bir merhaba da yeter garsona kendini göstermeye.

#75
Korkusuzca sevdayı kovalayan tüm yürekler için üç defa : çok yaşa, çok yaşa, çok yaşa!

"Ş"aban "S"arı


19 Mart 2013 Salı

Ruh Parçaları #64-66

#64
Aşk arıyoruz. Bulamıyoruz. Yanlış yürekte bekliyoruz. Anne-Babalarımız aşık, onlar gibi istiyoruz; yok. Çünkü onlar aşktan korkarlardı ilk önce; biz aşktan korkmadığımız için yanlış durakta ölüyoruz...

Aşktan korksaydık, bir çocuk gibi ürkek arasaydık gerçeği, dudaklar bu kadar kirli olmazdı...

#65

Anlatacak bir şey kalmadı artık, aşktan başka. Zaten o da sadece anlatılacak kadar kaldı. Yaşamaya vakti yok kimsenin...

 #66
Cesarettir aşk. Deli cesaretidir, rus ruletidir. Fakat aşk dişidir. Kadın karar verir, kadının cesareti erkeğin korkalığını yener çünkü.

"Ş"aban "S"arı


18 Mart 2013 Pazartesi

Ruh Parçaları #64 -Tercih Meselesi-

#64 Tercih Meselesi
      Haklılar. İnsanlar hep haklılar. Herkese mubah  herkese hak olan şeyler çoğu zaman sende haram, sende ayıp ve herkes her zaman en iyisini biliyor; "senin hayatın başkasının kararı sendromu" diye tabir ettiğim bu olay son günlerde hayatımın Trend Topic'i oldu.
      İnsanın bir arkadaşları vardır birde dostları. Haklı olan dostunsa, haksız sensindir fakat haklı olduğunu düşünen arkadaşınsa bir çift laf hakkı bu  kez senindir...
      Öyle " Buraya yazıp yazıp, yüzümüze susma" diyenlere diyecek laf kalmamış. Haklısın.
      Aristo, insanı sosyal bir hayvan olarak tanımladığında eminim ona da iyi gözle bakmamıştır insanlar fakat çok haklı bir tespitte bulunmuş; insanlar hem sosyaldir, hem hayvandır; ikisi olabilenler için hayat bir yere kadar çekicidir, katlanılmaz olan ise : iki sosyal hayvanın birbirini alt etme mücadelesinin başladığı andır...
     Nevi şahsına münhasır bir adam olarak tamamen öznel cümlelerimi kaydedeceğim bu satırlar da hepsi gibi yanlış anlaşılacak ve Marx gibi ileri de " beni bir tek kişi anladı, oda yanlış anladı" tarzı son söz cümleleri kuracağım. Olaylar ise benim, edindiğim tecrübelerden, gözlemlediğim olaylardan, kendi bahçemde kurduğum ütopik düşlerden esinlenerek  yaratmaya çalıştığım insan koleksiyonunda herkese yer veremiyor oluşumdan kaynaklanıyor. Esasında herkes haklı, onların penceresinden bakınca. Zaten madalyonun diğer yüzü tam da burada çevriliyor. Pencere...
     Ben insanı bir pencere olarak görüyorum, evet. Şöyle ki; hepimiz dünya apartmanında ayrı birer pencereyiz ve evreni bu pencerelerden farklı açılardan ve fikirlerden görüyoruz. Hal böyleyken, pek çok insanın saplandığı geçmiş bataklığından benim, gereken dersleri alarak arındığım şimdiki zamanda daha dikkatli pencerelere yaklaşıp, onların açısını çok sarkmadan izlemem, ihtiyatlı olmam gayet doğal olmalı. Fakat insanoğlu kendinden başka bir otoriteyi kaldıramadığı için; ki gariptir kendi kendini yönetmekten aciz olmuşlardır her zaman, daha geniş bir perspektife sahip pencereleri taşlamak ister.Herkes ilgi ister ve herkes haklı olmak ister.
      Haklılar da fakat bu formül sıradan insanların(ordinary people) üzerinde işe yarar.
     Yüzlerce arkadaşım var sosyal dinamiğimin,  farklı pencerelere tırmanma arzumun ve kesinlikle samimiyetimin bir sonucu olarak oysa eskiye nazaran artmakla birlikte bu yüzlerce arkadaşın sadece çok küçük bir bölümünü "Dost" gibi ,bana göre ciddi,  bir kavrama layık görmüşümdür. Çünkü o bataklıkta ağzım çok kez yandı ve artık "Kaliteli İnsan Koleksiyonu" adını verdiğim vitrine herkesi çıkartmayacak kadar farkındayım sizin yakalamayı bir türlü başaramadığınız hayatın. Kendimde inşa ettiğim bu dünya için güzel planlarım var  ve sosyal hayvanlığımla hayatıma yeni insanlar girer ve çıkar. Bazen bir isim daha ön planda olurken hayatımda; çünkü o bana aradığım heyecanı verebiliyordur, bazen bir diğer isimde o heyecanı bulurum.Böylelikle insanlar değişir, sohbetler değişir ve aranılan mutluluk esasında bulunur. Elimden geldiğinde denge çubuğunu eş tutmaya çalışsam da olmuyor bazen, ben  de insanım! fakat diğerlerine göre ben hep onların "malıyım".
     "Satmak" diye tabir edilen bu kavram benim için bir şey ifade etmiyor çünkü sevgili okurum; satıldıkça değeri azalan bir adamın ilk öğrendiği şey "Kimse vazgeçilmez değildir" olur hayatta. Değer sırasına göre kategorize edemediğim insanları haftanın farklı gün ve saatlerinde görüyorum çünkü onlar değerli; onlar için yerim her zaman özel fakat özel olduğunu düşünen, olmak isteyen ya da değerini kaybeden insanlarla artık ortak bir payda da buluşmuyor oluşum benim sorunum değil ; fakat insancıkların sosyal hayvanlığının hayvan kısmını bir başkasıyla sınaması sinir bozucu. İğneyi bir kendine batıracaksın arkadaşım; bu adam/kadın artık neden benimle eskisi gibi değil. Benim açımdan şöyle bir cevap alırsın; ya artık tek taraflı, benim tükendiğim bir arkadaşlık olduğunun yani kullanıldığımın farkına varmışımdır, ya şahsıma küçük düşürücü bir harekette bulunmuşsundur ya da bana yeni bir açı katmıyorsundur. Fakat bizim toplum olarak sosyal gelişimimiz tıkanmış olduğu için iğne de çuvaldız da hep karşı tarafın kıçına batıyor; kimisi acıyla tepki verir, kimi öfkeyle ben köprüyü yıkmakla. Bu bir tehdit değildir! İnsanoğlu kendine çok değer vermelidir fakat objektif olabilmelidir de. Narsist olduğum kadar mütevaziyim de; beni tanıyan tanır çünkü. Tanımayan zaten sevmez.
     Aristo bizi hayvan olarak tanımlarken bence biraz da bu kendini vitrinde ön plana çıkartmaya, zeki gibi görünmeye çalışan fakat aslında bir kum torbası kadar dolu olmayan insanları da tanıma dahil etmeyi amaçladığı için böyle demiş.....
    Kısacası sayın okuyucum; şapkayı önüne, aynayı karşına alacaksın kendi yerini ve karşındakinin değerini ; artılarını ve eksilerini hesaplayıp ona göre eleştireceksin diğerlerini. Ben adam olamadım belki ama pek çoğunuz da beni geçemediniz.
     Not: Dostlarım kendini bilir, arkadaşlarım dikkat etsin ;). Bu formülü size de tavsiye ederim. Sincerely!

"Ş"aban "S"arı


17 Mart 2013 Pazar

İYİ HUYLU KÖTÜ BİR ADAM

Benim kötü bir huyum var.
Herkesin vardır oysa;
sigara, alkol, kadın erkek...
Benimki en kötüsü sayılabilir bu çağda: sevgi.

Sevginin zehri damarlarımda dolaşır vakitsiz.
aktıkça dilimden zaman kelime kelime
bir adım daha eksik ölümden önce
kötü bir huyum var  yaşamda.
sevdikçe dönüyor dünyam kendi etrafında
öleceğimi söylemedi doktor ama seveceğimi de demedi.

herkes seviyor oysa bu saatlerde mezelerin hepsini
masanın altında bir duble daha koyuyor melek ölümden kendine.
zilzurna hayaller sızarken aşk mektuplarından
herkesin kafası güzel ya, de diyebildiğim kadar yalanı bir çırpıda.

benim kötü bir huyum var,
herkesin bir tanedir belki, benim iki üç diye uzar gider başkasına sorarsak...
hepsi aslında  dışarıdan iyi niyetli kanserler
sıradaki mesela, " yabancıları tanıma merakı"...

Simasına yeni olduğum ruhlarla konuşuyorum
annem görse kulağımı çeker muhakkak.
fakat annem içimde, uyuyor şimdi ve sırtımda kalın havlusu
ben terli terli koşuyorum ellerin diyarlarına, tanımıyorum
oysa annem tanır beni, o doğurdu çünkü
peki bir yabancı sever mi kötü huylarımı ve beni öptükçe sesimi?

Söylesem adımı kapıda, dökülür mü pullarım eteklerimden
temizlenir mi kanım anılardan?
Doktor iyi huylu dedi insanlar için, eyvallah
ya ben kötü bir adamsam?
annesine yabancı bir çocuksam tüm kadınlara...

benim kötü bir huyum var şimdi
öğrendim çünkü düşünürken geçmişteki gözleri

En çok beyaz kirlenirmiş, annem beyaz giydirmezdi
çamurlu havalarda
annem şimdi beyaz bir melek olarak göremez ruhumu
bozuk ağızlı ortamlarda...

Öğrendim ki, iyi'leşmek için de bir hastalık gerektiğini dostlarımdan
güzel yüzlü insanlar hasta, iyi huylu tümörlerin aşısıdır iyi huylu kötülükler...

benim kötü bir huyum var şimdi, anne!
unuttum adını kardeşimin
ve baba, tanımadığım dudakları öpüyorum, soluksuz, utanmadan
bana öğrettiğin gibi, bir gözüm hep açık, arkamı kollamakta.

Aşina olduğum bilekler hep kesik şimdi
çünkü intihar ettim kirpiklerinden bir aralık gecesi...
Anıt dikilmedi asla ismime vefa köyünde, ben kötü oldum her zaman cennette
tanımadığım insanlar seviyorum artık, herkes gibi.

Anne artık yabancının kendisi benim
kötü bir huyum var herkes gibi
sevmekten korkmuyorum, artık!

Ş"S

16 Mart 2013 Cumartesi

Ruh Parçaları #58-63


#58

 Hata yapabiliriz, fakat tamir etmesini de bilmeliyiz..
 Sevdiğimiz kadar, ayrılabiliriz de. Her ayrılık bazen hata olabilir. Hiç adını duymadığımız duyguların tadına, hasret içerisindeyken varmamız da hayatta hatalarımızdan çıkarmamız gereken derslerin hep uçurumun kenarındaki o son saniye de aklımıza gelmesindendir. Bize kimse öğretmemiş çünkü aşkın cesaretten, sabırdan ve en önemlisi de birliktelikten güç aldığını...
  Hata yapabiliriz fakat ayrı düşmeden önce telafi etmeliyiz de...

#59

Aşk'ın belirtileri: Zamansız aklınıza düşüp " acaba şimdi " ile başlayan fikirler kurmak; kırk bin kez anıp, kırk binkez o an'ı prova edip, o an geldiğinde taş kesmek; kalbinizin dört nala şahlanmış bir at gibi atarken, nefesinizin duygu yoğunluğundan kesilmesi ve en önemlisi bir saniyelik bir cesaretin hiç bir zaman gelemeyecek olması...

Aşk'ın karşılığı hiç bir defterde yoktur fakat biz zaten ismini seviyoruz...

#60

Hepimiz A şehrinden B şehrine giderken C şehrindeki gözlere hayaller kuran insanlardanız. Bizi istediğimiz şehirde bekleyen hiç olmadı ve kelimelerimizi kime okuduysak, öbürleri etkilendi bu yüzden ortak bir şehirde kim bilir ne Zaman buluşur insan...

#61
 8 mart dünya kadınlar günü notu:
 Direnmeyen kadın çirkindir! ve bir gün düzen yıkılacaksa bu kadın dayanışmasına sahip bir direnişle gerçekleştirilecektir; motorları maviliklere kadınlar sürecek, şüphesiz. Tecavüzcü, sapık, şiddetli adam(!)larda kafasına göre takılsın.
Direnmeyen kadın çirkindir, aynaya bakmasın!

#62

Hayal kurmak rüyalarda işe yarar, masallara aittir çünkü aşklar; gerçekle karşılaştığında tüm masallar ölür.

#63

umut dediğimiz de zaten unutmaktan bir harf fazla. Unutamayan, umut ediyor tüm korkaklarla birlikte ve bir köşede gizlice bakıyorken pişmanlıklar, umut, bir işaret bekliyor belkide Tanrı'dan....

"Ş"aban "S"arı

11 Mart 2013 Pazartesi

Ruh Parçası #56-57

#56  
  "Herkes bir başkasının günahının bedelini ödüyor". Bir düşünün...
     
#57
   Geçmiş hayalleri emanet ettiğin kişi gitmekten yana kullandığında yaşamını, yollar ayrıldığında, hiç kimse geleceği kurtarma peşinde değilken: aşkı kim kaybetmişte biz bulacağız.?

Ş"S
 

6 Mart 2013 Çarşamba

KORKU

KORKU

Sevmek mesele değil şimdilerde, her köşe başında sevişenler
Korkmuyorum!

En büyük korkum şudur oysa
-yine sevmekle ilgili-

Arsız gecelerde seni sevememekten korkuyorum.
Her çocuk gibi bende sevgisiz büyümekten korkuyorum...
Korkuyorum...

Karanlığa alışan kötülükler en çok içimde ölü
elimde kanlı bir düş tutuyorum, ağlarken korkuyorum
hesabını eksik ödediğim vedalardan...

Gitmek zorunda tüm sevdalar şimdi ölümün kucağına
Ben ölümden değil de sevememekten korkuyorum.

En büyük günahın adı sen olacaksın ki, yakışacaksın cehenneme
ve Yanımda olamayacak kadar masumsun...
Mesele değil şimdilerde öpüşmek
kim elimdeki kanla beni cennetine alacak...

Şimdilerde senden değil, kendimden kaçıyorum...

Gözlerim karanlığa alışmışken
Korkuyorum aydınlıktan...

Mesele değil şimdilerde seviyorum demek,
cesaretin varsa "sevememekten " korkuyorum dersin....
"Ş"aban "S"arı

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...