Pages

Ads 468x60px

18 Mart 2013 Pazartesi

Ruh Parçaları #64 -Tercih Meselesi-

#64 Tercih Meselesi
      Haklılar. İnsanlar hep haklılar. Herkese mubah  herkese hak olan şeyler çoğu zaman sende haram, sende ayıp ve herkes her zaman en iyisini biliyor; "senin hayatın başkasının kararı sendromu" diye tabir ettiğim bu olay son günlerde hayatımın Trend Topic'i oldu.
      İnsanın bir arkadaşları vardır birde dostları. Haklı olan dostunsa, haksız sensindir fakat haklı olduğunu düşünen arkadaşınsa bir çift laf hakkı bu  kez senindir...
      Öyle " Buraya yazıp yazıp, yüzümüze susma" diyenlere diyecek laf kalmamış. Haklısın.
      Aristo, insanı sosyal bir hayvan olarak tanımladığında eminim ona da iyi gözle bakmamıştır insanlar fakat çok haklı bir tespitte bulunmuş; insanlar hem sosyaldir, hem hayvandır; ikisi olabilenler için hayat bir yere kadar çekicidir, katlanılmaz olan ise : iki sosyal hayvanın birbirini alt etme mücadelesinin başladığı andır...
     Nevi şahsına münhasır bir adam olarak tamamen öznel cümlelerimi kaydedeceğim bu satırlar da hepsi gibi yanlış anlaşılacak ve Marx gibi ileri de " beni bir tek kişi anladı, oda yanlış anladı" tarzı son söz cümleleri kuracağım. Olaylar ise benim, edindiğim tecrübelerden, gözlemlediğim olaylardan, kendi bahçemde kurduğum ütopik düşlerden esinlenerek  yaratmaya çalıştığım insan koleksiyonunda herkese yer veremiyor oluşumdan kaynaklanıyor. Esasında herkes haklı, onların penceresinden bakınca. Zaten madalyonun diğer yüzü tam da burada çevriliyor. Pencere...
     Ben insanı bir pencere olarak görüyorum, evet. Şöyle ki; hepimiz dünya apartmanında ayrı birer pencereyiz ve evreni bu pencerelerden farklı açılardan ve fikirlerden görüyoruz. Hal böyleyken, pek çok insanın saplandığı geçmiş bataklığından benim, gereken dersleri alarak arındığım şimdiki zamanda daha dikkatli pencerelere yaklaşıp, onların açısını çok sarkmadan izlemem, ihtiyatlı olmam gayet doğal olmalı. Fakat insanoğlu kendinden başka bir otoriteyi kaldıramadığı için; ki gariptir kendi kendini yönetmekten aciz olmuşlardır her zaman, daha geniş bir perspektife sahip pencereleri taşlamak ister.Herkes ilgi ister ve herkes haklı olmak ister.
      Haklılar da fakat bu formül sıradan insanların(ordinary people) üzerinde işe yarar.
     Yüzlerce arkadaşım var sosyal dinamiğimin,  farklı pencerelere tırmanma arzumun ve kesinlikle samimiyetimin bir sonucu olarak oysa eskiye nazaran artmakla birlikte bu yüzlerce arkadaşın sadece çok küçük bir bölümünü "Dost" gibi ,bana göre ciddi,  bir kavrama layık görmüşümdür. Çünkü o bataklıkta ağzım çok kez yandı ve artık "Kaliteli İnsan Koleksiyonu" adını verdiğim vitrine herkesi çıkartmayacak kadar farkındayım sizin yakalamayı bir türlü başaramadığınız hayatın. Kendimde inşa ettiğim bu dünya için güzel planlarım var  ve sosyal hayvanlığımla hayatıma yeni insanlar girer ve çıkar. Bazen bir isim daha ön planda olurken hayatımda; çünkü o bana aradığım heyecanı verebiliyordur, bazen bir diğer isimde o heyecanı bulurum.Böylelikle insanlar değişir, sohbetler değişir ve aranılan mutluluk esasında bulunur. Elimden geldiğinde denge çubuğunu eş tutmaya çalışsam da olmuyor bazen, ben  de insanım! fakat diğerlerine göre ben hep onların "malıyım".
     "Satmak" diye tabir edilen bu kavram benim için bir şey ifade etmiyor çünkü sevgili okurum; satıldıkça değeri azalan bir adamın ilk öğrendiği şey "Kimse vazgeçilmez değildir" olur hayatta. Değer sırasına göre kategorize edemediğim insanları haftanın farklı gün ve saatlerinde görüyorum çünkü onlar değerli; onlar için yerim her zaman özel fakat özel olduğunu düşünen, olmak isteyen ya da değerini kaybeden insanlarla artık ortak bir payda da buluşmuyor oluşum benim sorunum değil ; fakat insancıkların sosyal hayvanlığının hayvan kısmını bir başkasıyla sınaması sinir bozucu. İğneyi bir kendine batıracaksın arkadaşım; bu adam/kadın artık neden benimle eskisi gibi değil. Benim açımdan şöyle bir cevap alırsın; ya artık tek taraflı, benim tükendiğim bir arkadaşlık olduğunun yani kullanıldığımın farkına varmışımdır, ya şahsıma küçük düşürücü bir harekette bulunmuşsundur ya da bana yeni bir açı katmıyorsundur. Fakat bizim toplum olarak sosyal gelişimimiz tıkanmış olduğu için iğne de çuvaldız da hep karşı tarafın kıçına batıyor; kimisi acıyla tepki verir, kimi öfkeyle ben köprüyü yıkmakla. Bu bir tehdit değildir! İnsanoğlu kendine çok değer vermelidir fakat objektif olabilmelidir de. Narsist olduğum kadar mütevaziyim de; beni tanıyan tanır çünkü. Tanımayan zaten sevmez.
     Aristo bizi hayvan olarak tanımlarken bence biraz da bu kendini vitrinde ön plana çıkartmaya, zeki gibi görünmeye çalışan fakat aslında bir kum torbası kadar dolu olmayan insanları da tanıma dahil etmeyi amaçladığı için böyle demiş.....
    Kısacası sayın okuyucum; şapkayı önüne, aynayı karşına alacaksın kendi yerini ve karşındakinin değerini ; artılarını ve eksilerini hesaplayıp ona göre eleştireceksin diğerlerini. Ben adam olamadım belki ama pek çoğunuz da beni geçemediniz.
     Not: Dostlarım kendini bilir, arkadaşlarım dikkat etsin ;). Bu formülü size de tavsiye ederim. Sincerely!

"Ş"aban "S"arı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...