Pages

Ads 468x60px

4 Aralık 2013 Çarşamba

Ruh Parçaları #139 Duvarlarımda Portreler

Ruh Parçası #139

 Duvarlarımda Portreler
       Öylece hayatıma girip, duvarlarıma özenle astığım heyecanlarımı bir müzeyi gezer gibi hayranlıklara gezdikten sonra "teşekkürler" deyip çıkamazsın. Diğer ömürlerde işler nasıl yürüyor bilmiyorum, diğer insanlar ne kadar yalan söylüyor umurumda dahi değil; ben kelimelerle oyunlar yapamam anlıyor musun? Kapım zaten aralık, kendimden kaçamadım, başkalarından korkacak değilim. Kendimden neden kaçmak istediğimi de unuttum. Sızmışım, rüyalar görüyorum. Papatyalar görüyorum, sever misin bilmem ama ruhumun bi kenarında biraz kalmış olacak istersen al. Unuttum neyi ne zaman nereye koyduğumu. O kadar güzel unutmuşum ki, tadını hatırlamıyorum ilk öpüşmenin. Sence ilkler mi daha önemlidir, son mu? Bu toplumsal hapishanenin soğuk koridolarında cevap arayamayız, daha sessiz bi yere gidelim. Bence bana gidelim, bu saatlerde sessizlikten zamanı bıraksam canı yanar. Canın yanmıyor değil mi? Soğuk çünkü ellerin, gözlerin acıyor mu? Öylece hayatıma girip, bi arkadaşa bakıp çıkmak yok, en baştan anlaşalım. Öyle güzel bakma, yalan söyleyebilirim gitmemen için ama önce izninle aklımın kapılarını açmam gerek, içerisi çok havasız.... Sen rahatına bak, yabancılık çekmeyecek kadar aşinasın hikayeme; senaryolarımız aynı. Kahramanların adlarını değiştirmiş Tanrı, o kadar. Ruhunun yaralarını sarmamız gerek, hemen en güzel cümlelerimi getireceğim. Hayır mı? Unutmak istemiyor musun? Peki ama neden? İzi hep kalacak. Sen unutmak istesen de zaten unutamayacağın bir anıyı, unutmamayı seçmen şuan benden başka kimsenin umurunda değil. Hayır sana aşık değilim, yanılıyorsun ama izin verirsen bir gün her şey olabilir, biliyorsun bu ülkede her gün yeni bir hayata başlama ihtimali var. Duvarlarımın savaştan kalma olduğuna bakma, bende bilirim unutulmayı, unutmayı. Korkuyorsan kal, dışarısı karanlık, insanların için karanlık, doğru benim de aydınlık olduğumu iddia edemeyiz ama en azından küçük çocuklar gibi hevesle balonların peşinden koşmuyorum. Evet hep böyleyim. Bana öyle inanmayan sözlerle bakma. Ciddi bir şey konuşuyorum, sen neden susuyorsun. Susma, çok sessizlik iyi gelmiyor bana. Yanlış anlama, yanlış anlaşılmaktan hiç hoşlanmam ama sana bir sır vermek istiyorum. Kimse ikinci bir şansı hak etmez ama herkes ilk şansı hak eder. Hiç şansım yok değil mi? Çünkü çok gerçek konuşuyorum, çünkü çok sakin konuşuyorum. Biliyor musun sanırım annem beni sevmiyor, çünkü ben ona hiç iyi ki varsın diyemedim, biliyor musun kimse beni sevmiyor çünkü ben kimseyi sevdiğime inandıramadım. Bu yüzden bu kadar sakinim ama sakinliğime bakma çabuk öğrenirim. Neyse zaten hiç halimiz yok. Göğe bakalım mı? Gitme. Ben kendimden çok vazgeçtim, senin kadar dikenli yollardan çok önce yürüdüm, hayallerim var hala. Çok hızlı öğrenirim, cesaretin varsa biraz bana sevmeyi öğretebilir misin? İlk adımı atarsam, sanki koşacak gibiyim. O kadar büyük bir çocuğum ki hala uçurtmalardan hoşlanıyorum. Hala bulutlara bakıp hayalgücü yarıştırabiliyorum. Zamanı boşver, ne zaman bizim istediğimiz vakti gösterdi ki? Dostlukların da tadı kalmadı emin ol. Adım çıktı biliyor musun dost meclislerinde, neymiş efendim rakıyı ağzımı buruşturarak içiyor muşum. İnsanların dertleri bitmiyor biliyor musun, sözüm sana değil, anlatmaktan başka bir şey bilmiyorlar. Dinleyip dinlemediğin bile umurlarında değil, herkes kendi hikayesine öyle gömmüş ki kafasını kaldırıp "ya sen" diyecek akılları kalmamış. Ben seni dinlerim, sende beni dinlersen. Şarkılara sığınırız, kitaplara sığınırız. Sığınaklaraaaaa!!!!! Gitme, ben yalan söylemeyi bilmem. Kendimi kaybettim yeterince zaten.Sen otur ben biraz öleceğim.

Şaban Sarı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...