Pages

Ads 468x60px

15 Aralık 2013 Pazar

Ruh Parçası #144 Son Bir Şans

Ruh Parçası #144 Son Bir Şans
-Yağmur yağıyor.... Tanrı bugün de siz insanlar için üzülüyor sanırım, kim bilir...
-Tanrı aşkına saçmalamayı keser misin Atlas, düşünemiyorum.
- Senin düşünmediğin görülmüş şey değildir evlat. Aklındakiler ne kadar karmaşık olursa olsun düşünmediğin tek bir an yok biliyorum. Peki bu kez, zifiri gecenin meçhule giden yollarında hangi düşüncelerini ateşe verip ısınmaya, yaşamaya çalışıyorsun?
- Düşündüğüm; içinde akan sonsuz düş nehirlerini kelimelerin sırtına yükleyerek kağıtlara saklanmayı ya da boğazımdaki düğümleri açmayı hiç başaramadığım Atlas.  Nedenini şimdi hatırlayamadığım sebepleri olmalı bunun. Her şeyin bir sebebi vardır değil mi? Tesadüfler kendinden habersiz, geleceğe bakmadan ölüme yürüyenler için olmalı.... Yanlış anlaşılabilirim Atlas. Herkes yanlış anlaşılmak istiyor, gerçek yüzü görünsün istemiyor ama ben bunu istemiyorum.
-Anlaşılmak mi istiyorsun?
-Anlaşılmak....Neyi nasıl anlamaktan bahsedebiliriz ki? Aynaya baktığımda gördüğüm yüzü, bakışı ve dudakları anlayabiliyor muyum, hayır. Ruhumun derin dehlizlerinde kapalı kapılar ardındaki duygularımın da bundan haberi olduğunu sanmıyorum. Kendimi anlamakta bu kadar zorlanıyorken, anlaşılmayı beklemek mi? Zamana ayıp olur. Kimsenin vaktini çalmak, yanlış yollara yönlendirip kaybetmek istemem kimseyi. Aklımın labirentlerinde kaybolmuşken, kimseyi sevmek istemem doğrularımla....
Kendinden emin olmayan bir yüreğin, geleceğin peşi sıra soluk soluğa ölüme koşmasını, korkusuzca kendini bir başkasına emanet bırakmasını Tanrı anlayacaktır ve o zaman ne kadar farklı ya da aynı olursa olsunlar, gezegenler buluşacaktır....
-Anlamıyorum, seni ben de anlamıyorum. Yine çok utangaç kelimelerin.
- Olmadı Atlas. Bin bir güçlükle çıktığım kafesimden başka bir gökyüzü olduğunu öğrendim. Sonsuz maviliğin içinde tanırken hayalperestliklerini insanların, düştüm Atlas. Göğün göğsünden düştüm. Kanatlarım kırık  ama hala uçmak istiyorum. Merak ediyorum Atlas, ömrünü merak ediyorum. Birini tanıma merakım sonum olacak, biliyorum ama ben o uçurumdan atlamak istiyorum. Aklımda soru işareti kalmamalı. Ölünecekse bir gün, cevapsız hiç bir yaşam kalmamalı.
       Bilmediğim ama hayal edebildiğim ve buna benzeyen bir yer var, ne kadar uzakta bilmiyorum ama gitmem gerek. Deniz beklemese de, istemese de rüzgar, ay aydınlatmasa da yolumu gitmem gerek. Kendime gitmem gerek, kendimden geçip ona gitmem gerek ve hepsini toplayıp göğe yükselmem gerek Atlas!
-Sen de farkındasın. Birinin yüreğinden, o kadının yüreğinden, geçmeden yola devam edemezsin. Çıkmaz bir ömre saptın. Elleri o kadar uzak, gözleri o kadar soğukken nasıl ömrüne katılacaksın? Her şeyin farkında ve  seninle oynuyor. Seni deniyor. Samimiyetini sorguluyor, anlamıyor musun! Kendinden taviz vermeyi ne zaman bırakacaksın! Artık değiştirme içinin güzelliğini, bırak kendini. Düşünme ulan!!! Eğer delireceksen, düşünme kimsenin ömrünü. Bırak ruhları yabani otlarla kalsın... Anlaşılmayacaksın, aradığını bilsen de onlar anlamayacak, kendini öldürdüğünle kalacaksın, artık düşünme! Sen, bu kadar ölümden döndükten sonra, bu kadar hayat çaldıktan sonra sırf sana benziyor diye düşe inandın. Anlayamıyorum seni. Sırf ruhlarınız benziyor diye nerden çıkarttın yaralarınıza iyi geleceğinizi. Yanıldın evlat. Tüm samimiyetinle yanıldın artık kabul et.
- Hayır asla! Önceki ölümler hataydı, istemeden öldü her şey. Aklım başımda değilken, kendimde bile  değilken yaşanmışlıkların günahını artık kendime ödetmeyeceğim. Yanacağım kadar yandım, birikeceğim kadar biriktim ve hazırım. Küllerimi güney rüzgarlarına emanet bırakan Tanrı , bu ömre boşuna sokmadı beni. Bekleyeceğim. Duysunlar istiyorum artık sesimi. Hiç bu kadar gerçek olmadım. İçim dışımdan kalabalık değil artık. Anladım ki, asla unutmak mümkün değil. Ne yaşarsan yaşa ve bunlardan ne kadar kaçmak istersen iste göğsünde gururla taşımayı istemedikçe hayatını canın yanıyor. Unutmak diye bir şey mümkün değil, bunca vakit boşuna kilitlemişim aklımı, engellemişim hislerimi. Geçmişim benim ayıbım değil. Aklımdaki isimler artık canımı yakmıyor Atlas. Özlemeyi bile öğrendim sonunda, mükemmel bir şey. Gelmeyeceğini, kendinden vazgeçmeyeceğini, kendinde o gücü bulamayacağını bilsem de özlüyorum Atlas. Hayatım boyunca hiç bir anı ve ya insanı unutmadım. Bir şekilde ömrüme girdiler ve çıktılar Atlas. Ah ne çok şey öğrettiler bana ama ben hep unutmak istedim sonra. Bir sabah uyanayım ve aklımdan gitsinler istedim Atlas ama bu kez, tüm sırlarım dökülmüşken yüzümden, bu kez unutmamayı seçiyorum!
- İnancını kaybetmiş bir keşiş için artık gökyüzünün ne manası olabilir evlat? Her kelimenin arkasındayım ama tüm bu yolculuk boyunca bıraktığın zamandan elinde bir kaç ömür kaldı. Dikkatli olmalısın. Verdiğin sözleri hatırlıyorsun, sözün onurun biliyorum ama beklemekten yorulduğunda ne yapacaksın?
- Koşacağım. Peşinden koşacak ve anlatacağım, anlatamadığım zamanlar yazacağım. Yukarıda bir yıldız var, benden haberdar mı onu bile bilmiyorum ama ömrüm buna değecek kadar hazır. Acı çekmeyi öğrenmem gerek belki de son bir ders olarak.  Dikkatli ol diyorsun bana, bundan kastın bu kayıp ruhlar ormanında tek başıma Tanrı'yı ararken önüme bakmamsa , kendimdeyim Atlas. Hiç olmadığım kadar kendimde. Beklediğim kimse yok, gidiyorum ve aynı düşlerin kadını aklımda. Umutlandırmak istemem seni ama asla umudumu kaybetmedim. Bana her hangi bir kötülüğü dokunamaz, keşke bunu anlatabilsem. Eğer inancım varsa, umudum sayesinde ve ben tüm umudumu bu ömre bırakıyorum...
- Kendini unutma evlat. Kendini birinde sakın unutma. O kadar benziyorsunuz ki Tanrı'ya şaşırmamak elde değil. Acele etme ama her zaman ki gibi...
-Acele ettiğim yok! Sadece geç kalmaktansa her zaman erken gitmek iyidir. Artık denemekten yoruldum. Deneyip aldığım cevapla geri dönmekten bıktım. Son bir şansım var ve onu sonuna kadar kullanacağım....
-Başka şansın yok sanırım, o zaman : "Mutlu olasın."


Şaban Sarı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...