Pages

Ads 468x60px

7 Aralık 2013 Cumartesi

Ruh Parçaları #140 Şimdiye kadar

         Şimdiye kadar ne yaşadığın umurumda bile değil. Benim yaşadıklarım da senin umurunda değil. İki ayrı kader, kör topal şimdiye kadar gelebildiğimiz için şanslıyız. Şanslıyız bir şekilde karşılaşmış olduğumuz için. Senden önce geçmişiyle kavgalı, aklının kapılarını sıkıca kilitlemiş ve yaşayamadıklarına öfkeli bi adamdım. Sense büyük ihtimal, öfkesini insanlardan çıkartan düşleri yaralı bir gelecektin. Muhakkak aynı gecelerde, ayrı insanlar için üzüldüğümüz vakitlerde buluşmuşuzdur; kim bilir belki de aynı şarkının sözlerinde ayrı hayaller kurduk ama bunların hepsi geçmişte kaldı... Geçmişte kalmış anıları çok kurcalamak iyi değildir der dedem, bence gel dedemi dinleyelim. Şimdinin ya da geleceğin tadını çıkartmak için harika bir gece değil mi? Şimdi istediğin kadar kız, bağır, çağır, aynalara mutluluktan makyajınla gülümse; gün  geldiğinde bunu senden başkası düşünmeyecek. Herkes bi şekilde var olmaya çalışıcak ve unutulan yalnızca güzelliğin olacak. Bu kadar emin konuşabiliyorum çünkü senin girdiğin ormanın yollarını, Tanrıyla birlikte ben çizdim.

          Şimdiye kadar sürdürdüğüm yaşamdan öğrendiğim tek şey, hiç bir şeyin nedensiz olmadığı. Nedenler çerçevesinde yorumladığım olayların ışığında, ruhumun hissettiği şekilde yaşadım. Şimdiye kadar senin kadar temiz bir ırmak da görmedi gözlerim. Neyse konumuzla alakası yok bunların. İçimdeki aydınlık karanlığına yetmeyecektir, neden geldiğini anlamadım bile. Bence bu kez ben yanılmadım. Eminim Tanrı bu kez beni sınamıyordu. Anlatacak çok hikayem var, yıllardır anlatarak bitiremediğime göre hala heybemde bir kaç sır kalmış olmalı, dinlemek istemiyorsun. Sizler dinlemek istiyor musunuz sanki? Şimdiye kadar yaşadıklarınızı arıyorsunuz, yalnız olmadığınızı  görmek sizi güçlü kılıyor ve cesaretiniz hiç bir zaman kurtarmıyor zamanınızı. Oysa tek yapılması gereken, şovu bir şekilde herkese rağmen devam ettirmek. Eldeki iplere tutunacak cesur bir ömür cambazı olmak. Geçmişi kurtaramazsın, bırak gitsin yoksa geleceği de kaybedeceksin. Değmez, emin ol.
         Ölümle karşılaşınca insan, hayatın ne kadar kısa ve anlamsız olduğunu, insanların kendine ne kadar çok anlam yükleyerek başka insanların kaderlerini orta yerinden kestiğini anlıyor. Ölümle karşılaşınca çok geç oluyor, bilmelisin. Anlatamadığım bir hikayem var, ölümle ilgili.
        Şimdiye kadar umurumda olmadı ama sanırım hala insanları sevebiliyorum, oysa insanlar beni sevmek yerine bana dertlerini emanet bırakıyorlar. Sıkıldım. Sıkıldığım işleri yapmaya devam ettiğim görülmüş iş değildir. O kadar çok ruhun kapısını çaldım, o kadar çok yudum aldım ki hayatlarından artık gökyüzü kadar yıldızım var, eksiğim güneş, anlamadılar. Samimiyetimi sorgulayan bakışların, çok haklılar. Bu kadar samimi birini görmeniz imkansız. Hakkımda ne düşünüldüğü umurumda değil sadece öfkeliyim aklımın almadığı mantık hatalarına o kadar. Mesela, insanlar neden konuşmuyorlar, susuyorlar. Toplumca konuşma problemimiz yeterince büyük, yanlış anlamak en büyük hobimiz ve insanlar kendimizi anlatmamızı istemiyorlar ve kalkıp samimiyetimizi sorgulama cesaretini gösterebiliyorlar.
        Şimdiye kadar hiç kişiselleştirilmiş yazı yazmadım. Ben sadece bir aynayım, kelimelerim camın sırrı. Ben yaşar, görür ve aktarırım. Bunları seninle de yaşamış olabilirim, adını asla bilmeyeceğin bir hayaletle de. Önemli olan mesajı alabilmek. Şimdiye kadar hep öfkemi kustum, insanlara karşı. Sen gelene kadar öfkeliydim. En çok kendime öfkeliydim herkesin aksine. Genelde insanlar başkalarını suçlar her şey için, her şey için ben kendimi suçladım. Sen gelince anladım ki ben hiç bir şeyin cezasını çekmiyorum, sadece çok doğru ve duygusal yaşıyorum o kadar....!
     
Şaban Sarı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...