Pages

Ads 468x60px

9 Aralık 2013 Pazartesi

Kelebekler Zamanı

      #141 Kelebekler Zamanı
     Çok yorgun bir ruh için, kalkıp geleceğe uzanmak imkansızdır. Hayatında yarım kalmış her sayfa ağır gelir insanın ömrüne, hayallerine değen elleri düşer yavaş yavaş. Önce heyecanı kaçar tüm ilişkilerin. Sönmüş bir balon gibi, artık mutlu etmez hiç bir çocuğu sönmüş balon. Sonra içini kemirmeye başlar "neden?"ler çünkü bu gökyüzü altında hep eksik vedalar var. Gidenler, kalanlar kadar günahkar; kalanlar, gidenler kadar suçlu. Herkes biraz katili başkasının. Umut alır başını gider içinden, ölürsün umudun biterse. Farkında bile olmazsın. Cennet'ten kovulmuş Adem ya da Havva gibi öylesine saşkın öylesine pişman. Etin yaşasa da ruhun biter. Susarsın. Artık düş kanamalarına hiç bir yara bandı çare değil, düş kanayacaksın  oluk oluk. Düşün rengi mavidir, mavi kanayacaksın. Mavide boğulacaksın. Sonra kaçıracaksın bulutlarını Tanrının. Gözlerinin önünden geçecek hayatlar, elini kaldıramayacaksın. Belki korkudan belki yorgunluktan belki unutmamayı seçişinden. Ama unutmaya çalışsan da unutulmayacak içindeki. Ne mi olacak? Hayallerin tükenecek. Tüm bu depremlerden sonra şehrine gelecekler ve soracaklar "Hayalin ne?" diye. İstediğin kadar düşüneceksin, boşluğa sarılacaksın.
         Geçecek. Sadece saatler, aylar ve yıllar geçecek. Kaderler geçecek evinin önünden, ömrünün ta içinden ama geçmişin geçmeyecek, beklemen boşuna. Kaçacak, son hayalin de kaçacak işte o gün öleceksin.
        Evet. Bunların hepsini eski bir ölünün bedeninden yazıyorum. Şimdi mi? Şimdi ne mi yapıyorum. Yaşıyorum. Önce çok acıyor, yeryüzünün en derin acısı kadar acıyor canın. Ölmek kolay iş değil ama yeniden başlamakta hiç kolay iş değil. Susuyorsun. Kaçmak istediğin şeyin, kendi varlığın olmadığını fark ettiğinde duvarlar örüyorsun taştan. Hissetmiyorsun. Önce ruhundan hislerini çıkartıyorsun, atıyorsun. Hissettiğin sürece ölmeye devam ediyorsun çünkü. Sonra öfken kalıyor geriye, bir tek öfkelisin. Öfkenin mürekkebiyle kazıyorsun hayatını artık. Harf harf, cümle cümle yeniden yazıyorsun kaderini. Seçiyorsun, aldığın havayı bile seçiyorsun, o kadar korkuyorsun. Kozana kapanıyorsun. Dünyan seni koruyor. Bir kaç ömre dokunuyor ellerin, ağır ağır. Muhabbet kokuyorsun, yalnız olmadığını anlıyorsun. Tohumlar bırakıyorsun çorak iklimlerine. Sonra yağmurlar bekliyorsun. Çok ağlamak istiyorsun, ağlayamıyorsun. Çok ölmek istediğin zamanlarda ki kadar ağlamak ama yaş yok pınarlarında. Kuruyorsun. Sonra biri çıkıyor, güneş ya da  ay fark etmez. Puslu bir aydınlık alıyor gözünü, korkuyorsun. Karanlıktan değil, alışık ellerin karanlığa, aydınlıktan korkuyorsun. Düşmekten korkan bir bebek gibisin. Yeniden doğuyorsun. Bir gün cesaretli bir sabah yağmur yağıyorsun kendi içine. Bahar kokuyor ellerin. Bir umuda tutunup ayağa kalkıyorsun, eski hatalarının izlerini görüyorsun gözlerinde, bu kez ne yapacağını biliyorsun.
     Aklının sandıklaını açınca, hatırlıyorsun unutmaya yüz tuttuğun ne kadar acı ve hüzün varsa. Aralarından hala işe yarayan heyecanlar dikiyorsun. Sevecek gibisin, kozan yırtılmak üzere, bir el bekliyorsun. İşte şimdi cesur bir kelebek olmalısın, risk alıp uçurumdan bırakmalısın özgürlüğünü. Benzer yollardan yürümüş hayatlar daha dikkatli taşıyor gelecekleri, kulak vermelisin.
     Yırtılıyor korkunun gecesi. Rengarenk bir kanat açılıyor sırtında. Melekler gülüyor, gülüyor tanrı bile, sen bile. Bir gün geliyor koskoca bir ömrü yaşamak yerine, iki gün mutlu bir kelebek olmayı istiyor insan!
     Şimdi ne mi yapıyorum beklerken, bir kaç hikaye karalıyorum.


üç günlük dünyada iki gün kelebek olmayı istemek, hala çok mu hayalperestlik?

*http://www.youtube.com/watch?v=SU_s8Z8xJyY&feature=youtu.be

Şaban Sarı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...