Pages

Ads 468x60px

13 Nisan 2016 Çarşamba

BİR KADIN

BİR KADIN
Bir kadın tanıdım.  Ütopya sayılabilecek güzellikteydi. Ben daha o zamanlar çocuk sayılabilecek çağlarımın bi’ yerlerindeydim. Kaybettiğim bir çorabın tekini arar gibi kendimi arıyordum. Nereye bıraktıysam orada olabilir miydim?
Anı enkazı arasında sıcak geçmiş zaman güneşi aklımı kavururken bunalmış, soluklanacak bir ölüm diliyordum gökyüzünden.  Yeni alınmış bir deftere başlayamama fobisine sahip gibi önümdeki yeni hayata sıfırdan başlamaya korkuyor, elim ayağıma dolaşıyor, sanki aynadaki biraz daha yabancı bir adam oluyordu.  Böyle orta halli bir deliliğin saatlerinde bir kadın tanıdım.
Aklımdaki senaryoda hangi karakteri kimin oynayacağına bir türlü karar verilemiyordu. Tartışmanın ölümüne kavgasıysa “ben” i kimin canlandıracağı konusundaydı. Benlik kavgası düşüncelerimden davranışlarıma oradan da tüm coğrafyaya yayılmış, yalnızlık ağlarıyla toplum kışkırtılmış, ortalık cehenneme dönmüştü. Her şeyin tek suçlusu bendim.
Bir kadın tanıdım. Dündü ya da yarın ama tanıdım. Var mıydı gerçekten yoksa bir palyaço hayal mi görüyordu anlamadım. Fakat uyuşturan, unutturan ve yaşamaya tahrik eden bir hali vardı. Ve çizilmiş akıl plağıma iyi gelen bu ütopya, kanatan bir gerçekten daha iyiydi.  İnanmayı seçtim.
İnsan inanarak doğar sonra inanmayı bırakır. Yeryüzündeki tüm inanç ve kavramları içimde buldum daha 7 yaşındayken. Hiç sormadım ne bunlar diye. Ve her gelen hikâye bir fincan inanç alarak gitti, eksildim zamanla birlikte.  İnanmaya dair her şey kaybolduğunda içimde bir ben kaldım, bir de ben. Hayatsız, gökyüzü altına hapsolmuş bir vatandaş gibi kaldım. Vizesiz geçemeyeceğim özgürlükler verdiler elime, çocuk gibi kandım. Sustum, susturuldum.
Birini bulmak kolay, peki ya kendini? Rasyonel bir kavram var mıydı beni kategorize edebilecek? O muydum bu muydum yoksa sadece hiç mi? iyi mi kötü mü? Delirmiş mi akıllanmış mıydım? Ben miydim yoksa senin istediğin mi? bilemedim ki hiç. Olmayan birini aramak gibiydi yaşamak saçmalığı. Ve inanma özgürlüğümü kullanarak bir kadın tanıdım.
Bir kadın tanıdım. Umutlu bir aydı. Ayın adında bir umut bir eylül bir hareket yoktu. Umutlanasım varmış gibiydi. Sesler vardı kulağımda, birkaç birbirinden ayrı fotoğraf ve çokça kelime. Kelimeler, sesler ve fotoğraflar artık bir geleceğe hitap etmiyorlar.  Kadını tanıdığım gün içimde bir intihar saldırısı. Resmi rakamlara göre bir tek ben öldüm ama aslında hayat bitti.
Bir kadın tanıdım. Pişman değilim Tanrım. Yine olsa yine kanarım yalanlarına, söz. Bir sınavın ortasındaydık ve ben yeter diyerek çıkmak istiyordum.  Bir intiharın tam ortasında ben yaşamak istiyorum diye ağlarsın. Bir yalnızlığın tam sonunda ben tanımak istiyorum der, sarılırsın. Rüyalara hüküm giydirilmez. Kararı yok bunun. Başı olmayan bir hayatın hatırlanmasını da bekleyemez bilincin. Dilinde bozuk bir yarım kalmışlık, gözlerinde uykulu bir çaresizlik, adı her geçtiğinde telefon görüşmelerinde aklında isimsiz bir mektup.
Bir kadın tanıdım. Emin değilim. Bir ben miydim tanıdığım. Sen mi geldin? KİMDİ O !?
Bir kadın tanıdım adını söylemeye gerek yok, bir mezar taşım olsa yeter zaten. İsimlerin ne önemi var?
 ŞABAN SARI


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...