Pages

Ads 468x60px

25 Nisan 2017 Salı

UYKU KAÇIRAN

UYKU KAÇIRAN
-                                     -Efendim?
-                                     - Alo, Bilge?
-                                     -Gecenin bu saatinde kimsin?
-                                     -Beni affet Bilge. Seni çok özledim. Dayanamadım, aradım…
-                                     -Tufan? Tufan ne istiyorsun lan bu saatte Allah’ın cezası, delirdin mi?
-                                      -Yok, biraz içtim sadece.

Telefonu Tufan’ın yüzüne kapattım. Uykumun en derin ve tatlı yerinde uyandırılmaktan nefret ediyorum. Özellikle bunu yapan eski bir sesse daha çok nefret ediyorum. Fakat eskittiğim bu ses insana saat kaç olursa olsun güzelliklerden çok kırgınlık hatırlatıyorsa daha bir haklı hissediyorum kendimi.
Yorganı başıma çekip uykuma dönüyorum. Bir süre karanlığa paralel sürüklenip, gözlerimi kapatınca aklımda eski filmler oynamaya başlıyor. Sansürsüz ve acımasız olan bu anılarla birlikte uykuya veda ediyorum. Karanlığın içinde varlığımı doğrultuyorum. Kedim Leo da bana noluyor bakışlarıyla bakarak siyahlığı biraz renklendiriyor. Solumdaki pencereye doğru bakarak gecenin içinde yitip giden anlara kulak kabartıyorum.
Yağmur yağmış ben uyurken. Bir  yerlere bazı hikayeleri taşıyan taksilerin çıkardığı ıslak sesten anlıyorum bunu. Ay ışığını çift kişilik yataklarda tek kişilik yaşayanlar için biraz kısmış ışığını. Malum yarın mesai var. Doğa ana’nın tüm iyi niyetiyle yarattığı bu atmosfere rağmen uykum kaçtı. Tufan uykumun içine etti. Aylar sonra bile hala bir telefonla hayatımda bir şeyleri kırıp dökebiliyor, pes!
İlişkinin başında, aslında tüm ilişkilerimin başında her şey ne kibar oysa. Bir eve ilk kez girildiğinde eşyalara özenle dokunup onları kırmamaya çalışmadaki o ince düşünce sonrasında hayallerle sirtakiye dönüyor. Aman beni iyi bilsin diye giyinilen takdire şayan duygu kıyafetleri, bir zaman sonra kırış kırış olup rengi atıyor, yer bezi bile olamadan unutuluyor. Ben hep karşı tarafın isteklerine önem veririm diyerek yaratılan “ ben gerçekten farklıyım” karakteri de hikayenin sonunda muhakkak ölüyor. İnsan başını düşünüce “olsa da sevsek”, sonrasını düşününce “oh be!” Diyor.
Büyü muhakkak bir yerlerde bozuluyor. Bozuyorum. İlk öpüşmede mi bozuluyor yoksa ilk birleşmede mi bilmiyorum. İstisnasız bitiyor. Elim yanlış  bir yere mi çarpıyor, dilim olmadık bir kelimeyle tüm havayı mı bozuyor yoksa saat on iki oluyor da prens bir hıyara mı dönüşüyor hiçbir fikrim yok. Anlamıyorum. Sıkılıyorum.
Tufan’dan önce olduğu gibi sonrasında da “ artık son, ilişkilere tövbe” dedim. Cenabetlik mi bende yoksa hepimiz mi aynı filmi çekiyoruz buna da bir şey diyemiyorum.
Bunları Leo’ya anlatırken bir yandan da kendimin çözümlemesini yapıyorum. Gece olunca insanın kendini daha bir temize çekesi gelmez mi zaten hep?
Kucağıma uzanan Leo’nun yumuşak tüyleriyle biraz olsun dağılıyor fikirler. Sakinleştim. Tufan ve diğer tüm herifleri de arka odalara kilitliyorum. Yataktan doğrulup, mutfaktan bir bardak su içip tekrar sıcaklığıma dönüyorum. Leo ayak ucumda kendine bir yer buluyor. Geleceğe dair yeni planlarımı yapıp, kararlar alırken uyuya kalacağım muhtemelen ve tüm bu güzel kararları sabah telaşında hatırlamayacağım bile…
-                       -İyi geceler Leo
-                       -Mrrrrrrrr…..
Şaban SARI

0417.UYKU KAÇIRAN
-      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...