Pages

Ads 468x60px

16 Şubat 2013 Cumartesi

Ruh Parçaları #55 Yazar Burada Ne Anlatmak İstemiş Kime Ne?

      "Yazmak için söylenecek sözünün olması yeterlidir". dediğimde siz anlayın, yüreğimin peteklerinden nasıl bu kadar çok kelimenin damladığını...
      Hepimizin hayatın raflarından özenle, heyecanla ve merakla eline alıp, ilk sayfasına özenle adımızı ve hayatımızı geçirdiğimiz defterlerimiz oldu. Hevesli bir hayata başlamanın tadını bilenler için tarifi imkansız olan bu duygu; bilmeyenler için : hani yağmurlu bir havada camdan dışarıyı izlerken duyduğunuz toprak kokusu... Buram burum umut kokan bir yarın dan bahsediyoruz...
      Garip olansa, yeni bir yıla girerken "bu kez başaracağım" diye kendimize verdiğimiz emirlerin unutulması gibi, bu defterlere başlarken umduğumuzu bulamıyoruz, çoğu zaman. O güzel el yazımızla karalanan kaderimiz, gün geçtikçe çala kalem anılarla dolduruluyor ve her defterin sonu biraz da yarım kalmak; o yüzden hep bir sayfa boşluk var hayatlarımızda. Sil baştan başlanmıyor hayata, beyaz bir sayfadan hayata başlamak kolay ama eskiler kimseyi bir yere terk etmiyor...
      Yarası kapanmayan defterleri yastık altında saklayanların kabusları da geceleri gerçek olur. Ertelediğimiz kendimizken, zamanın neyi gösterdiği ya da takvime adını hangi ayın verdiğinin bir önemi kalmıyor; mutlaka birine geç kalıyoruz o sırada... Sen ne kadar "bu sefer" tamam dersen de, istediğin kadar uzaklara bırak; anıların sevsen de sevmesen de sadık bir hayvan gibi gelir bulur seni....
     Ne yapmalı...? Hepimizin hiç kapanmayan, durmadan kanayan derin yaraları var ve bunlar için bir tedavi olmalı; tıp bu konuda çaresiz kalıyor ... ama edebiyat var.
     Bize bu yaraları emanet bırakanların yükünü taşımakta bize düşüyor; kimileri yüklerini yazarak, kimileri okuyarak azaltmayı çözüm olarak kabullenmişler. Failler ise mutlu hayatlarına devam etmekte...
     Yazanlar için yazmak, yaralarını dağlayan kelimelerin, artık diğer yoldaşlarının da kalplerine ulaşmasını istemektir. Kaderleri ortak bir acı etrafında birleşen ruhların soğuk mevsimlerine, bir ateş olabilmektir; buz tutan geleceklerini biraz olsun ısıtabilmektir... Ölüm tatlı gelir fakat ruhların da yaşamaya hakkı var!
    Okuyanlar içinse durum biraz daha tanımı uzun bir tedaviyi işaret ediyor... Yazmak için herkesin söyleyecekleri vardır mutlaka fakat bazıları kelimelerin sesini, kağıda damıtamazlar; onlar damıtılmış hayatlarda kendilerini görebilecekleri aynaları ararlar. Bulurlar da....
   Bir şiirin ya da bir romanın tek bir satırı bazen saatlerce düşündürebilir yaptıklarını. O satırlar, tüm günahlarını dökebilir dallarından ve bir satır hayat kurtarabilir, bazen.

   Bazı kelimelerin, cümlelerin babaları çoktan göğe yükselerek Tanrı'nın locasındaki yerlerini aldılar ve yeryüze emanet bıraktıkları kısa metrajlı yaşamlarını izliyorlar. Acılı nesillere miras kalanlar, düşlerimizin köşelerine kök salmış asırlık laflar, sanki ilk günkü tazeliğinde; buğusu üzerinde ve her döndüğünde seni kendine çeken bir koku... İçimizde sanki sonbaharın sessizliği de , kışın evlere kapatan çaresizliği de, baharın canları da yazın sıcak günleri de; aynı anda.
   Herkesin kapısını çalan ölümden kaçan kelimeleri koruyan okuyandan başkası değildir. Ölümsüzlük belki de umudun içine saklı bir hazine? Bir kitabın önce adı çeker ruhunu, sonra kapağını açtığında senin dünyanla, yazarın dünyası kesişir ve artık fark etmez zaman, mekan: sen, kendini bulmuşsundur...  Aynı kitabı, damarlarından belli bir zaman aktıktan sonra eline aldığında, farklı bir sayfasında duraklar saniyeler; çünkü bu kez yaşamın o satırlarda ölümsüzlüğe ermişlerdir. Bu sebeptendir heyecanla altına bu benim diye çizgiler çekilen satırların mutluluğu, bir başka sefere kadar taze kalır; diğer sefer de ise o satırların büyüttüğü umut; bir başka satırla sürdürür geleceğini... Kuş misali bir orada bir burada ruhlar için; değişmek ne muhteşem kelime... Her seferinde bilinçaltımızın aynasını bir başka satır üsteliyor. Her şairin, herkesçe farklı şiirlerinin en sevilenler listesinde olmasının sebebi de belki budur. Aslında en sevilen yoktur, canı en çok acıyanları en çok anlatanlar listesi vardır.
  Gidenin kattettiği yollar kaadar uzun bir yazının, bizim durduğumuz an kadar kısa tek bir mısrasının akla kazınması nın sebebi de , tarife sığmaz dediğimiz vakitlerin bizi en hazırlıksız anımızda yakalamış olmasıdır. Kitaplar, ruhlarını kağıda dökmüşlerin, ruhlarında birikenleri boşaltmak isteyen karanlıkların el fenerleridirler. Ve o sırlar her açıldığında fener bir başka karanlığını aydınlatıyor okuyucunun. Hal böyleyken aslında kimse o satırların nasıl bir ruhla yazıldığını önemsemiyor; genlerimiz bencildir ve satırlarda kendimizi aramaktan kaçamıyoruz.
     Yazarın yüreğinden kalemine düşen tüm kelimelerin onun damağında bıraktığı histen çok cümlenin dilinden yüreğine düştüğünde okuyanın hisleri olur artık satırlar.. Hiç bir yazarın "benim" diyemediklerine, bir gece yarısı "bu benim" diyenlerin gözyaşları şahit. O his, o an her şeyi flulaştırırken, o satırı berrak bir hale sokar; bir kelime böyle ölümsüz olur ... Bir başka yürek onu bulana kadar o yürekte ölümsüz kalır.
     Dengesiz ruhlara, aynı cümle gelecek zamanda yavan gelebilir fakat yine de kimse yazarın o satırda ne anlatmak istemediğini önemsemeyecektir...Zaten iyi bir yazarda bunun farkında olduğu için, bencil genlerini bir kenara bırakıp, başkaları için yazar; fakat asla başkaları için yaşamaz...Yazılanlar umuttur fakat yaşananlar mutluluktur; kimseye emanet edilemez...
     Uzun lafın kısası
     Aşk şairleri aslında aşık oldukları ya da acıdan kıvrandıkları için o isimle anılmazlar; onlar gözlemledikleri hayatları, aradığımız satırları, bizim yaşadıklarımızı;  bizlere altın bir tepside, tam istediğimiz gibi sunabildikleri için  öyle anılırlar. Onlar,en sağanak yağmurlarda pencere önünde beklediğimiz umutturlar... Hiç beklemediğimiz anda kapımızdan girip ruhumuzu ısıtabilirler;

    öyleyse "Yazar Burada Ne Anlatmak İstemiş Kime Ne?"

"Ş"aban "S"arı

Not: buraya kadar geldiysen, senin satırın var mı sayın okuyucu?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...