Pages

Ads 468x60px

7 Ağustos 2013 Çarşamba

Ruh Parçaları #110

Ruh Parçası #110

-Keşkelerine rağmen yine de mutlu musun?
-Bilmiyorum, bu sorunun cevabını zamana bırakmak istiyorum... Ama her keşkeden sonra insan kendinden bir şeyleri ardında bırakmak zorunda kalıyor...
-Nasıl yani?
- Yeşil bir ovadasın, gözünün görebildiği, kollarının kucaklayabildiği kadar engin yer ve gök.  Özgür kuşlar gibi koşuyorsun ve bazen hiç fark etmesen de tel örgülerin içinden geçiyorsun. O kadar sarhoşsun ki mutluluktan etin acımıyor, çizilmiyor bile hiç bir yerin. Ama en sevdiğin kazağın takılıyor ve sen koştukça sökülüyor ardında. Yaşam kavgasında koşuşturmaktan farkına varmadan akıp gidiyorsun ve durup baktığında kendine çırılçıplak kalmışsın. Sonra durup kendine bir "keşke" diyorsun. Boşlukta uçup gidiyor...
- Hayat böyledir, çok düşünmemelisin. Dinlen biraz?
-Böyle iyiyim ben... Her insan iki kişi barındırır içinde aslında. Biri bize görünense, diğeri gerçektir. Ne kadar gülerse gülsün, ne kadar vurdumduymaz sanılsada insan içindeki fırtınaları kimse göremez çoğu zaman. Dalga kıranların ardında bir başına mücadele etmek ister pek çoğu.
-İnsanlar tüm bunları paylaşabilseler, keşke.
-Paylaşamazlar... Zaaflarını yamamayı öğretmek yerine, zaaflarından korkmayı öğrettik insanlara. Zayıflıklarından su alıp batmaktan korkuyorlar oysa bu yanlarını bir kalkan gibi dimdik kabullenerek kullansalar asla batmadan denizler görebilecek insanlar...
-Kendilerini nasıl anlatacaklarını bilmiyorlar.
-İşin sırrı da burada başlamıyor mu zaten. Herkesin hikayesini anlatacağı bir yolu vardır ancak kaçımız ruhumuzun sesine kulak veriyoruz. Kendimize bir ülke kurmuşuz ve bu ülkede en büyük hakka sahip olan kişiye yani ruhumuza söz vermiyoruz. Tanımıyoruz kendimizi. Her şey kendini tanımaktan geçiyor aslında...
-Bu tanımsızlık ve yardım eli uzatanlara karşı saldırganlık onları en ufak esintide kırılan zayıf dallar yapıyor. Böylelerini hiç sevmiyorum
-Sevmelisin... Bir olayın senin üzerindeki etkisi ve senin tepkinle bir başkasınınki arasında öngörülemez farklar vardır. Bu kadar yaşama rağmen, ardımızda ayrı ayrı parmak izleri bırakırken aynı tepkiler vermemizi beklemek haksızlık olmaz mı?
-İyi de insanlar tepki vermek yerine önce düşünseler daha akıllıca olmaz mı?
- Şimdi de şunu düşün; Bir mekanda oturuyorsun, masalar dolu ve koyu bir sohbete dalmış herkes. Tam o anda elektrikler kesilse pek çok insanın vereceği tepki koca bir "Aaaa....aaa"dır. Bu saniyeden daha kısa sürede verilen bir tepkidir, bunu kontrol edemezsin. Anlıyor musun,  Herkesin kodlanmış bir programı vardır ve bunun dışına çıkartamayız. Saat işliyor ve hepimiz ayrı bir dişliyiz. Uyumu bozamayız, kabullenmeliyiz belki de?
-Her şey programlıysa neden bir şeyleri değiştirme çabasındayız diye sormazlar mı ?
-...

Şaban Sarı -Ş"S
fotoğraf: Metin Demiralay


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...