Pages

Ads 468x60px

13 Ağustos 2013 Salı

Ruh Parçaları #111

Ruh Parçası #111
NEREDE O ESKİ HEYECANLAR

(Bir bayram sabahı siz uyurken yaşanmış gerçek hisler...)
      Mahmur düşlerin sersemliğinde, seher vakti düştüm çocukluğumun beklediği yollara. Soğuk bir köy kahvesinde sıcak bir sohbetle açıldı kapılar. Eskiden, çok eskiden isminden korktuğum yerlerde oturunca anlıyor insan: zaman elde tutulmuyor...
      Masumiyetini sakladığın şehre gün doğarken, tertemiz inançların gölgesinde büyüyen adetler insanın umudunu yeşil tutmaya yetiyor. Çocukların geceden kalma heyecanlarla yataklarından fırladıkları sabah saatindeyim, birazdan başlayacak şekere batırılmış elleri öpme telaşı. Bir uçtan bir uca, ayrılmadan koşturan geleceğimiz bize sanki bir şeyler anlatmak istiyor: " Çocuk kaldıkça ancak gerçekten güleceğiz".
      Kaybettiklerimizin huzurunda, mermer  taşların üzerinde otururken gerçeği tüm çıplaklığıyla fark ettim de ne kadar sevsek de bu dünyayı ve içindeki birilerini, sonsuz bir uykunun son durağında inmek zorundayız. Ardımızda bıraktıklarımız da bir şekilde kendi yolculuğuna devam ediyor...
      Birinin kulağından girip ötekinin kulağından çıkan huzur kelamının tınısı bile ruhumu titretmeye yetiyor. Solumdan göz kırpan günün ilk ışıkları, sesi gür bir dedenin uzayan sesini karşılıyor dağlarda. Yorgun gözlerden akan yaşlar yalan olan masalları anlatıyor yeni uyanan güneşe.... Dağların havası fikrimin perdesini aralıyor, olur olmadık düşler kuruyorum. Gün ışığı aydınlatıyor tozlu hatıralarımın karanlığını. Süzülen geçmişin sisi içinde kaybolurken, kalbimin eski bir odasında ağırdan çalan bir pikap mırıldanıyor " nerde o eski bayramlar"...
      Küçük avuçlara dolan neşeler tükendi artık. Seneye de giyilmiyor bayramlıklar, bir köşede yalnız bekliyorlar. Büyüdükçe geride kalıyor en mutlu zamanlar. Geçmişin can yakan sıcaklığında dokunulmuyor o en mavi zamanlara... Tam da böyle bir gecede uykudan uyandırılınca bir düşe düştüm, anlatılmayacak...
      Çok geç olmadan vakit kalkıp sarılmak lazım eşe dosta, düşmana... Kırgınlıkları yamamak, küslüklerin sertliğini yumuşatmak lazım. Söylenmemiş cümleleri bir sonraki seneye saklamadan söylemek, söylenmiş kelimelerin yolunu gözlemek gerekir belki de; pişmanlıklardan arındırılmış köy gibi geleceklere....


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...