Pages

Ads 468x60px

18 Ekim 2013 Cuma

Ruh Parçaları #122 "Bir Deli Ütopya"

BİR DELİ ÜTOPYA

Kendini yağmurun kollarına bırakmış bir başkent gecesinde, bedenine hapsolmuş bir ruhun düşünü anlatacağım size. Tüm  yaşamlar bir hayal ürünü olduğundan; bu ütopyadaki tüm kişilerin gerçekle uzaktan yakından alakası yoktur!

“ Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Kördüğüm etmeden iki kader nasıl ortak bir yolda buluşur anlamadım hiç. Bir şey soran gözlerle bakma ben sadece susmaktan yoruldum o kadar...
 Her şeyin başladığı şehre gitmek istedim seninle. Her şeyin başladığı şehrin orası olduğunu, seni düşünürken buldum üstelik; tüm senaryolar yaşanmış ve  tüm ölümler uğurlanmıştı bir gece yarısı. Sıkılmış yıldızlara bakarken bir düş gördüm... Evet itiraf ediyorum:  ben gece yarıları sadece seni düşünüyorum. Bu kadar açık sözlü olduğuma bakma bu gece tutamayacağım dilimi ama biliyorsun  normalde artık susmayı tercih ediyorum. Neyse çok uzatmadan;
Her şeyin başladığı şehirde benim en güzel ve en kötü zamanlarım saklı. Her sokak ve cadde de tanıdık bir koku, eski bir anı saklı;  bunu şimdi ve seninle fark ettim. Seninle bir gece yarısı şehri bir baştan bir başa dolaşırken fark ettim. Aklımın satır aralarında tozlu defterleri kurcalarken gördüğünde beni, anlamış olmalısın günahlarımı da sevaplarımı da... Çok kirliyim üstüm başım geçmiş kokuyor, herkesten daha masumum oysa... Sustuğum ve korkuluklarımın ardına da o günlerde saklandım.... Şimdi daha çok tanıyorsun maskelerimi...
Ben en mutlu günlerimi de, en kötü saatlerimi de bu gökyüzüne emanet bıraktım. Deli şairliğimi de, dostluğu da, sevgiyi de bu caddelerde tanıdım. Tüm günahlarımın bedelinin ödenmesi gerektiğini, cehennemin kapılarından geçmeden cennete varılamayacağını; kargacık burgacık bir yaşamın alelacele doldurduğum sayfaların kapatılması gerektiğini; fikirlerimin eteklerindeki geçmiş izlerinin temizlenmesinin ancak bu şehre seninle dönerek mümkün olabileceğini; ve bunun gibi pek çok noktalı virgülle kesilmiş heveslerin ancak seninle son bulabileceğini fark ettim. Bundan daha iyi de temiz bir başlangıç düşünemiyorum. “  dediğinde adam derin bir nefes alıp sustu tekrar... 
Bu ütopyada yeri olmadığını düşünen yağmur yüzlü kadın, yine sessiz bir rol alıyordu bu oyunun başrolünde. Uzadıkça uzuyordu sohbet zamanın gölgesinde, ölümüne...
Havadan derin bir nefes doldurup ciğerlerine “ peki şimdi benden ne cevap duymak istiyorsun? Ne istiyorsun benden” diye endişeli bir cümle bıraktı yavaşça göğe.
“ Senden ne istediğim…
Heyecanımı dualara yazmaktan, aklı başında sohbetlerde senden bahsetmekten bunu hiç düşünmedim. Sadece bilmeni istedim;  Sen o en heyecanlı kaderlerden birinde bana;  Tanrının bana göstermeye çalıştığı, bildiğim ama adını koyamadığım tüm duyguların tanımını gösterdin. Sanki gözlerimin önündeki perde kalktı, o kadar. O en büyük duyguyu hissetmek, öyle bir şeydin işte. Ölümsüz bir düşte olabilir varlığın, uyandığımda asla hatırlamayacağım tatlı bir rüya da. Sadece bil istedim o kadar. Bundan sonrası senin hayatın.  Ben sende O’na ulaştım, karanlık ormanımdaki ışık oldun....Teşekkür ederim. Sen sevme  beni ama  gitme de.  Birlikte olmak ciddi bir hayal ben sadece bil istedim ütopyamı. Ben sadece şunu bil istedim, ne zaman olursa olsun hatırla diye; sen bir adama Aşk’ı öğrettin.”
    Sözlerini gerçeğe dökemeden geçti mevsimler...
                Çünkü cevap beklemeye vakti yoktu ölümün. Heyecandan ölen bir gökyüzü yağmur bırakıyordu umutlu yarınlara, o kadar….

Şaban Sarı
              



                               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...