Pages

Ads 468x60px

31 Ekim 2013 Perşembe

Ruh Parçası #132 Dört Mevsimin Bir Gece Yarısı Hikayesi

  Ruh Parçası #132  Dört Mevsimin Bir Gece Yarısı Hikayesi*
       -Ağzımıza sıçtılar bizim dostum.Bence kocaman bir devrim yaptılar zevkçi ruhlarımızda, haberleri yok tabi bundan. Biz savaşta kaybedilmiş önemsiz şehirleriz ne de olsa; ezilmiş köylerden biriyiz. Şehirlerinde güneş doğarken, onların güzelliği bizim ağzımıza sıçtı dostum. Tek kelimeyle durum bu.
       -Aslında ağzımıza bu kadınlar  bir şey yapmadılar. Biz hızlı tükettik damarlarımızdaki yaşamı, bittik lan resmen heyecansızlıktan öleceğiz. Kıçımızın donduğu karlı gecelerde, ağırlaşırken gözkapaklarımız  bir anda imdadımıza yetiştiler o kadar. Ölecektik hemde hiç bir şeysizlikten ölecektik ve bizi kurtardılar. Uçurumdan düşerken yakamıza  taktığımız karanfiller oldular dostum, o kadar. Bizi asıl mahveden ayıldığımızda karşımızda göremediğimiz geleceğimiz oldu. Tadı damağımızda kalan sohbetler, fikirlerimizin en fiyakalı köşesine çöken hatıralar bizim sonumuz oldu. Ulan ikimizde kocaman iki hayalle uçmuş bir vaziyette boşlukta dalgalanıyoruz, o kadar. Abartma....
       - Bizi belirsizlik öldürdü dostum. Çağırdığımız hiç bir geleceğe icabet etmeyen karanlık suskunlukların sebebi bunlar. Evrenin durmadan mesaj yağmuruna yakalandığımız uğursuz gecelerin suçu, suçlayacak o kadar şey arasında tabi ki en büyük suç şu fıçı kadar kocaman olan ve aklımdakileri yüreğine dökmeme sebep olan gururun suçu ; aynı senaryoları farklı kadınlarda yaşayacak kadar yakın arkadaşlarız ama ikimizinde elinde ilaç kalmamış, sarhoş olalım haydi....
       - Sarhoşluğumuz içtiğimiz sıvıdan kaynaklanmıyor, duygularımız bizi uyuşturmuş. Damarlarımızda alkol değil, hüzün var dostum; aklımız bu yüzden bu kadar bulanık. Aslında ne var biliyor musun, uyuyacaksın. Birileri elbet merak edip seni arayana kadar uyuyacaksın çünkü bi uyuyunca geçiyor birde yazınca.
        -İnanmak sosyal bir aktivite, toplumsal bir olayken hala, sevişmek bile dostlara danışılmadan yapılamıyor bu yüzyılda biz hala aşk, heyecan, gelecek falan diyoruz ya bırakalım bence düşünmeyi de kapanalım mağaralara. Konuşsak geçecek gibi ama görülmemiş bir kaç rüya kaldı önce. Geçecek ama, her zaman geçti; bir' olma çabası yakacak yağmurları ve yıldızlar doğacak gene, korkmuyorum ben ya sen?
         -Ben korkuyorum. Bu kadar yakınına tırmanmışken aydınlık fenerlerin, patlamış bir ampul yüzünden düşecek miyim soğuk sulara, hayır. Ne ben ne sen bu kadar kolay sırt çeviremeyiz, ben korkuyorum koşarken nefesimiz kesilecek diye. Geceler bir hayli uzun artık, kim bilir hangi kaderleri planlıyor onlarda; anlayamadığım için korkuyorum, neden kaderler ayrı ayrı yaşanıyor, konuşarak anlaşılabilir, dediğin gibi.
        -Sanırım dökücem içimdekileri çırılçıplak kalacak sözcükler, utanır mı insan sevdiğinden?
        - İnsan yabancılarla konuşur, sevdiğine susar halbuki ne var utanacak haklısın.....
        -Zaman akıyor gözlerinden, uyuyalım.
        - Ölecekmiş ve geçecekmiş gibi yaşayalım, uyuyalım....
Şaban Sarı
* tamamen olmasa da çoğunluğu hayal ürünüdür, dikkatli okuyunuz, kendinizi bulunuz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...