Pages

Ads 468x60px

11 Aralık 2012 Salı

Ruh Parçaları #29


#29 kim o?
      Hayatımızdan birini tanıdığımızı düşünürüz, onunla aşk olur diye düşler kurarız ve unuturuz ki  "her rüyanın sonunda mutlaka uyanılır"... Yaşamda en çok tanıdığımız insan artık o eski aşk değildir; tanıdığımızla olmaz bazen hayaller belki de aşk en baştan keşfetme telaşı, kim bilir...
      Hayallerimi gözlerine kurduğum insanların hayalini bile kurmuyorum artık ve aynada gördüğüm ruhumda bile bilmediğim yaşamlar sürerken, ben onların her şeyini en ince detayına kadar bilirdim, mükemmel diye tabir edilen zamanlar yaşanırdı çoğu zaman. Ne oldu da bir zamanlar en değerlim olanlar; düşmanlar şimdi geleceğime. Aramızdaki uçurumlardan ne zaman düştü tüm hisler, tüm o anıların hatırı dahil? Ömrümün sonuna kadar arka bahçemde yaz kış rengarenk bir çiçek gibi duracağını söyleyen, son nefesine kadar gözlerinden ve kalbinden başka sığınacağım bir liman yok diye yeminler ettiğim kadınlar şimdi nerede; o aşk dediğimiz kuş hangi diyarlara göç etti de "düş"lerimi götürdü benden habersiz... Gitmek hep en kolay olanıdır diye düşünür herkes; siz hiç en güvendiğiniz limanlardan "gidiyorum" diye ayrıldınız mı? Ben hep en sevdiklerimden gidiyorum diye ayrıldım, sarılamadan veda edemeden öpemeden hatta tek bir damla gözyaşı dökemeden, gitmek istediğim için değildi hiç bir ayrılığım; bazen hayatta zorunda olduğunuz kararlar verirsiniz, onlardan biriydi hepsi bu. Her köşesini ezbere bildiğiniz bir ten size yabancı gelmeye başladığında gidersiniz, bu kadar basit.
      Şimdi bir korkağım, kendi gölgemi sevmeye bile korkacak kadar ürkeğim. Topuk sesinden, ıslıktan, kahkahadan kaçacak kadar çaresizim kendi dünyamda. Baktığım her yerde yabancılar ve ben şimdi ne aşka ne dostluğa inanmıyorum; inanmam için son nefesimi kalabalık bir yalnızlıkta vermeyi seçerdim çünkü gerçekten ölmüş olmak için sırtınızdaki dost bıçağının acısı yüreğinzdeki yar sızısına karışmalı, işte o zaman cehenneme gidebilir ancak tüm ruhlar. Evet şimdi bir korkağım kimseyi tanımaya cesaret edemeyecek kadar, kaçtığım tek bir liman var şimdi: kendim. Biliyorum ki ardımdaki koca terkediş saatlerinde kaldı hep bir kaç parça ben, öyleyse ardıma bakmadan kaçtığım yüzlere bakarak kendimi tekrar nasıl toplayabilirim ve tüm bu günahlarımla tüm bu ihanetlerimle nasıl "seni seviyorum " derim yatağımda yastığa baş koyduğum bir geleceğe.
serseri bir kurşun gibi savuruyorum kalan son parça hisleri o yürek senin bu yürek benim demeden, kime dokunsam şimdi kuruyacak dalları adım gibi biliyorum, aslında ben adımdan da emin değilim. Sevdiğim her şey rüzgara kapılan bir yaprak gibi uçtu gitti ve kurudu tüm bahar düşlerim, çorak bir bedenden daha fazla gözyaşı dökülemez anla bunu kadın! Çorak bir bedenden daha fazla bir bir vaha sevemez seni be kadın! bu çöle düşen dudaklardan dökülen gerçek cümleleri istiyorum ben; bir akbaba gibi tenini gözleyen adamlardan olacak havamda değilim ben!!!
      kim o? dediğimde yoldan gelip geçen bir duaya açmak istemiyorum şimdi kilitler altında tuttuğum varlığımı çünkü korkuyorum ölmekten... kim o? dediğimde benim susuzluğumu dindirirken, tüm günahlarımdan geçmişimi arındıracak bir ilahe istiyorum şimdi; tene değil, tanıdığım birine değil ; baştan keşfedip tapabileceğim bir geleceğe aralamak istiyorum kelimelerime karışan romantik düşlerimi ve ölümü tüm şerefimle, kaldimdeki aşkla, ardımdaki dostlar ve gözümdeki yaşlarla karşılamak istiyorum; gitmek zorunda olduğum için değil,  zamanımı doldurduğum için veda etmek istiyorum tüm beni ben eden kadınlara...

   ve ben; bu korkak, bu deli, bu arsız yüreğin sahibi sana sesleniyorum  " beni tanımadan beni asla sevemezsin"

"Ş"aban "S"arı




 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...