Pages

Ads 468x60px

23 Aralık 2012 Pazar

Ruh Parçaları #34


#34 Kendinden Kaçma Hayali
"
- Kaçmak istiyorum buralardan, kimsenin olmadığı yerlere?
- Sen buralardan kaçmak istemiyorsun, sen kendinden kaçmak istiyorsun ama insan kendinden kaçamaz ki, ancak barış imzalar.
-Ben kendimde yaşamak istemiyorum, kendimden kaçıp başkasında yaşamak istiyorum.
-yaşa o zaman, sana mana katan insanlarda yaşa, ya da git aşık ol, aşk büyük eksiklikleri kapatır. Sen hala hayatın anlamını arıyorsun ya da tam olarak bulamadın, bulduğun şeyler yetmiyor, tatmin etmiyor.yerini hala oturtamadın bu dünyada, nereye aitsin belli değil bu da seni sıkıyor; hep kaçmak istiyorsun."

     Beni benden daha iyi tanımlamış bu cümlelerin sahibi. Aynaya baktığımda göremediğim içime ayna tutmuş; kendime itiraf etmeye korktuğum boşluklarımı saplamış sırtıma. Şimdi uyumaya çalıştıkça kabus görüyorum yatağımda. Kendimi görüyorum, bir diğer beni boğazlarken; kendimi görüyorum bir başka benle sohbet ederken... Bir insandan kaç tane olabilir ki? Hep bir şeyleri merak ettim, Tanrı'yı düşündüm bizi yaratırken ne amaçladığını, dünyayı düşündüm ne kadar büyük olabilirdi ki ruh için?, kadınları düşündüm, erkekleri hesapladım, çocukları gözetledim, zamanı kovaladım; kitapları okudum, filmleri izledim, filmler yaşadım ama hiç tamam yeter artık aradığımı buldum diyemedim. Seviştim, sevişemedim, sevmek istedim bazen nedensiz, "neden?"ler izin vermedi, yazmak istedim yazamadım, susmak istedim yazdım, haykırmak istediğimde dilimdeki gerçeği unuttum; elini tutmak istedim kaçırdı, öpmek istedim yutkundu, tapmak istedim İlahlığı bıraktı; O'na açılan kapıyı aradım...arıyorum... Kendimi koca dünyada bir yere ait hissedemedim, yerimdeki yüreği arayışım bu biraz...  Bir insan ne kadar korkarsa yüzleşmekten, ben o kadar soru sordum, merak ettim acaba neden diye; bulamadım. Görmek istemediğim her şeyi siyah bir örtüyle kapattığımı bile farkedemedim, kendi kuyruğunu kovalayan bir kediden daha akıllı sanardım kendimi oysa. Hep bahaneler bulmak kolay oldu, hep en kolay olandı başkalarını suçlu göstererek masum rolünü oynamak; fark yaratmaya çalışırken kendi içimde, karanlık bir çağa sürüklemişim ruhumu... Yüzüme buz gibi bir tokat çarpıldığında ancak anladım ki ben de bir hiç'den daha fazlası değilim.... Benim şu koskocaman dünya da tek bir düşmanım olmuş ve ben hep en yakınımda taşımışım kendimi! şöyle ardıma dönüp bir baktığımda ezilen çiçekler hep en sevdiklerim, en kıyamadıklarım ve en masum düşlerim. Şöyle oturup bir düşündüğümde meğer ne çok zarar vermişim ben insanlığıma.
    Şimdi en çok kendimden kaçmak istiyorum, en çok aslımın önünde eğik başım... Bunca yıl aldığım tüm yaraların acısını en çok o çekmiş, acıdan artık hiç bir his duymaz, ağlamak istese tek bir damla gelir gözlerinin ortasında düğümlenir; yağmur yağmak ister ama bulut izin vermez şimdi hiç bir gecenin ıslanmasına. Şimdi hiç bir gece de saklayamaz ayıbımı. Aşk olsun! Tanrım Aşk olsun sana! Ben en çok birinde yaşamak istedim doyasıya, en çok birinde öldürmek istedim tüm varlığımı, Bir tek kişide istedim... Sana giden yolun yarısını istedim, öteki yarısı zaten bendim; aşktan vazgeçtim, dosta sarıldım onları da kördüğüm ettim yaşamıma ve inceldiği yerden koptu işte kıyamet, mutlu musun! Senin gibiyim şimdi, senden daha yalnız, kendimden bile terk edilmiş haymatlos bir ruh gibi; öleceksem  bir başka bedene koy, dönemem ihanet ettiğim toprakların bereketine geri...
   Bana gösterdiğin yürekler, bana sunduğun gelecekler yetmiyor, ben "anlam"ı arıyorum, biliyorum karanlıkta yol alıyorum fakat sende biliyorsun; ben, sen beni durdurana kadar seni arardım hala masum bir çocukken; bu bizim sırrımız kendimle biliyorum ama şimdi günah çıkartmıyor muyuz, tüm kirlileri geçmişe atmıyor muyuz... Yeni bir sayfadan kendime başlamadan önce, kendime itiraf etmeyeyim mi aradığım gerçeğin tam içinde olduğumu...
 Nerelisin diye sorduklarında, karışık diyorum. Ben kendimi kendime bile ait hissetmiyorum bir yerli olmak o kadar uzak ki şimdi bana. Ailem bir yana dünya bir yana ama ben hep en ortada. işte insan bazen ufak bir ekmek kırıntısı kadar his istiyor bir şeylere yeniden başlayabilmek için; bana benzeyen bir düşene el uzatıp beraber uçmak istiyorum ama bazen hayat başlangıçlara bile izin vermeyecek derecede nankör demek isterdim ama bazen ben gerçekten isteyemiyecek kadar korkak olabiliyorum....çok derinlerde bir yerlerde boğuluyorum, hala arıyorum çünkü ve inan ki en dip çok sıkıcı bir yer... Koskoca bir yap-boz'un kendisiyim ve en önemli parçam eksik; kalbim...
 Yaşamaya dair bir B planı olamıyor işte insanın ölmeden bir adım önce; öyle bir yere bırakmışım ki kendimi kurduğum planı yaşayacak zamanım bile kalmadı; sevişemeden kendime ait bir yürekle kendimde kaybolacağım ve cennet'in kapıları hep kapalı kalacak arayanlara, içimde bir yerlerden geçiliyor gerçeğe fakat insan kendiyle o kadar kolay barış imzalayamıyor hep en kolayı istiyor ellerim; kaçmak, kendimin olmadığı bir yalana konmak....

"
-Benim sendeki gerçeğim ne?
-Bir bilsem, emin ol sana da söylerdim kim olduğunu?"

"Ş"aban "S"arı




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...