Pages

Ads 468x60px

15 Aralık 2012 Cumartesi

Ruh Parçaları #31

#31 'in Biri
     İyiler her zaman kaybedenlerin en ön sırasında yer alır, gerçekten seven, gerçekten güvenen ve tüm samimiyetiyle içi dışı bir yaşayanlar hep kaderin düş' kuyusundaki müdavimleridir. Biri'ni tanıyorum; tanıdığım andan beri o mutluluğunun ardında saklı bir hüznün maskesi asılı, görmüyoruz, göstermiyor. Dokunduğu yürek  ürkek bir kuş gibi havalanıyor önünden, tutamıyor, tutulmuyor da. bu kaderin kördüğüm noktasındaki ortak yaşamlardan biri benim, biri o biri de kadın... her seçim bir kaybediştir, bir ihtimal daha bırakmaktır geride. kader bize hep yollar sunar ve yolun birini seçmek bize düşer.Bu kaderde, bu yoldan sonra iki den daha büyük bir rakam yoktur: iki dost, bir aşk ve bir adamın hikayesi başlar bu saatlerde... Herkesin doğruları dökülür şimdi eteklerinden, hepsi birbirine kırgın biraz kızgın; bir seçim yapma işi hep en ortadaki ruhun... sağda da solda da bir hayat; hiç bir ihtimal aydınlatmıyor bu kara geceyi...
      kurulacak tüm cümleler yıkmaya yetecek şimdi hayalleri, tüm kelimeler bu cinayetin faili sayılacak ve gözyaşlarımız ele verecek bizi. Adam körkütük sarhoşken aşkından ağzına gelen tüm itirafları edecek yüzüne kadının, kadın şaşkınlık kokan bakışlarıyla bana döndüğünde duracak zaman...Adam ve ben; iki kader yorgunu, bir dostluğun çatısını ayakta tutan iki beton kolon gibi yan yana olduk hep ve şimdi malzemeden çaldığını itiraf eden Tanrı, yıkmak istiyor tüm çabaları... Adam aşık, ben kaçtığım geçmişimin koynunda ve zaman bizi bekliyor öldürmek için şimdiyi... Adam acemi bir katile benzetiyor aynalar çünkü aşık olmak öldürtmektir önce kendini, kendi içinde ve şimdi elleri aşka bulanmış bu adam çaresiz düşlerinde yüzüyor karanlık; benim tenimde hala taze yara izleri varken, bir yara daha açılıyor ruhumda; aşkın serseri kurşunu sıyırıyor düşlerimi ama dostluğun kararsız bıçağı dokunmadan edemiyor canıma... Acıyoruz ikimizde sessizliğin içinde ve kadın. kadın öylece bizi izliyor bir seyirci gibi, tarihteki tüm ayrılıkları üstlenmekten kaçmaya niyetli tüm kadınlar gibi oda... "Ben seni arkadaş olarak görüyorum" repliğini hangi yönetmen öğrettiyse artık bu kadınlara tüm ihanetlerin tek sorumlusu oydu; karşılıksız kalan tüm aşkları doğurmak hep erkeğe kalıyordu ve hiç bir erkek kendi elleriyle aşkını öldürme cesaretine sahip değildi ama kadın hala kaçıyordu. Kadınlar hep kaçardı, kadınlar sadece düş kurmasını bilirler çünkü.
      Aşkın hayaline aşinaydı tüm kadınlar ve tenlerinde gezinen yalanlara sevdalıydı yine kadınlar. Aşkları görmezden gelmeyi sevdikleri kadar hep yüreklerinin arka bahçelerindeki umut kapılarını da aralık bırakırlar; böylelikle hem sıcak bedenlerini hem soğuk yüreklerini zevklerle doldururlardı... Kadınlar, bir erkeği sevmeyi isterler evet ama yatağa uzandıkları hep sevmediği adamlar olur... Hep en büyük pişmanlıkları olarak kalır arka bahçede esen aşk rüzgarlarının kokularından başka hiç bir güzelliği olmayan yerinde yeller esen vaadler...
       Bu adamın biri'nin aşk ve dostluk arasında sıkışan ruhunu rahatlatma çığlığına eş değer bir itirafname; kıyametin ayak sesleri yankılanırken gezegende aşktan daha büyük bir  yok oluşa şahit olamaz düşler... Adam hala karanlıkta, ben yeminli bir tanık gibi tarafsız bir savaşta ve kadın her şeyden haberi olan bir habersiz rolünde; karmaşık işler bunlar, birini sevmekten sonra başlıyor işte tüm mesele...
     Arayan aşkı yatakların altında bulabilir belki, belki geçmişteki bir rüya da fakat şimdi buralarda hiç bir gün aydınlık doğmuyor; cümleler avutmuyor hiç bir şekilde kimseyi o zaman yine Tanrı'ya söyleniyoruz içimizden içimizden
" Bul artık insanların anlaşabileceği güzel bir cennet'i... Sevdaların karşılıklı aktığı nehirleri olan bir cennet'te sevişsin artık tüm kadın ve erkekler..."

"Ş"aban "S"arı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...