Pages

Ads 468x60px

11 Kasım 2012 Pazar

Ruh Parçaları #1-3

       #1
            İçimde tarif edilemez bir özlem var, anlatamıyorum ne kendime ne insanlara... Anlamazlar, değerini bilmezler diye korkuyorum; o masum anlarımızı, dostluklarımı özlüyorum; düşünmesemde uyanıkken, geceleri beni ziyaret ediyor anılarım.
         hayatımda bir kez konuştum, kaybettim elimde ne varsa; şimdi tüm susmalarım korkaklıktan...
Tarzı bir satırla girmek isterim geçmişimin kapısından, elimi kolumu sallaya sallaya. başım dik, kimin benim ardımdan neler uydurduğunu düşünmeden, hep inandığım doğrularıma ve samimiyetime güvenerek oturmak isterim Kardeşliğin koynuna... gidenlerin yeri her zaman daha iyileriyle doluyor, doluyor elbet tüm boşluklar; bir tuğla çekildi diye koskoca evren yıkılır mı hiç? diye söylenirke iç sesim; gözlerimi kaçırıyorum geçmişten, bir tek selama bakan merhabaları biriktiriyorum iç cebimde; aşkın yalan, dostluğun sahte olduğu deliler ülkesinde delirmemek için kendimi zor tutuyorum; zapt edemiyorum kelimeleri... herkesi kandırabiliriz, herkese kendi hayal dünyamıza davet edip oradayı bizim gibi gösterebiliriz şüphesiz fakat aynaya baktığımızda gördüğümüz yüzü asla kandıramayız!  hayatta en zor olan kendini, kendine itiraf edebilmek olmuştur...
      pişman değilim, niyetim tümörlü bir aşkı koparmaktı yürekten, tüm saflığımla ve güzel günleri göreceğim inancıyla; şimdi gözden ırak olan hayaller, gönüllerden de ırak. geçmiş tozlu bir rafta bekliyor ve üzerine ekleniyor yaşam; inceldiği yerden kopacak son bağlarda zaman aşımına uğradığında işte o zaman en çok üzülen yine mutluluk olacak...
      #2
Yazmak istiyorum, durmadan anlatmak kelimelerimi, bana faydası olmayan düşünceleri serbest bırakmak zihnimden ve benden daha çok ihtiyacı olan yüreklere uçmasını istiyorum fakat olmuyor; duygusuz bir bataklığın dibine çekiliyorken, yalnızlık dört gözle bekliyor beni... gitmem gerek biliyorum, gidip kurtarmam gerek yalnız bir saatte ölmeyi düşleyen, cümleleri kördüğüm olmuş yürekleri; bırak peşimi kabusum, yazmam gerek unutmadan kendimi...
 sözümde durmam gerek, unuttuğum tüm sözlere inat; yazmalıyım duygulara tercüman hislerimi...
      #3
hayatı değiştiren filmler, hayatı altüst eden şarkılar hep en savunmasız zamanlarımızda kaçak girmiştir ruhumuzdan içeri. en boş bulunduğumuz, en hüzünlü, en sinirli, en aşık, en .... anlarımızda hazırlıksız yakalayıvermiştir ve ele geçirmiştir bizi; beden düşmüştür artık.. binbir güçlükle sahtelikten ve samimiyetsizlikten korunmak için duygularımızın önüne kurduğumuz duvar, düşündüğümüz kadar güçlü değilmiş, anlıyoruz ve o gedikten dışarı taşan saflığa engel olamadıkça içimizden kopuyoruz; herkesleşiyoruz. yalana karışıyor hayallerimiz. Bakire bir kız tazeliğinde sakladığımız fikirlerimize ve düşlerimize, pis eller uzanıyor. tüm kendine kaçmaların sebebi yanlış bir seçim aslında; işte duvarın arka kapısındaki zayıflık bu, her zaman... hayat etkileyen romantik filmlerde, hüzünlü şarkılarda akla gelen neyse o bizim en büyük zayıflığımız... hayat; yanlış seçimlerden ders çıkarmak için bu kadar uzun! pişman olmadan önce, düşünmek gerek ; neden oldu bu, tekrar olmaması için ne yapmalıyım: işte cevaplarımız kulağa küpe olmalı. İnsan düştüğü hataya ikinci kez düştüğünde, daha çok kan kaybeder ruhundan...
ah'lara, keşkelere, pişmanlıklara ve büyük hüzünlere hiç gerek yok; her film ve müzik huzur için var....

"Ş"aban "S"arı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...