Pages

Ads 468x60px

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Ruh Parçaları #91

#91 UYUMADAN RÜYA GÖRENLER

-Bana doğruyu söyle...
-Sana doğru olarak duymak istediklerini mi söylememi istiyorsun?
-Hayır, gerçeği istiyorum!
-Peki, gerçekleri kaldırabilecek kadar güçlü olduğuna inanıyor musun?
-......

Biliyorum, hiç bir insan, özellikle kadınlar, gerçekleri  duymaya hazır hissetmiyor kendini. Pek çok insan için gerçek, duymak istediklerinden ibaret.

- Ne kadar zamandır yalnızsın?

Şu saate kadar yalnızlığımı hiç mi hiç düşünmemiştim. "Yalnızlık nedir?" diye sormak  aklıma şimdiye dek hiç gelmemişti aslında...O sorunca merak ederken cevabını  içimden bir ses yanıtladı yine beni: " Bir insan tek başına ışıksız bir geceyi dinlerken keşke diyorsa, keşke biriyle konuşabilsem diye iç geçiriyorsa yalnızdır ve insan kendiyle başbaşayken bile kalabalık olabilir"... İçimdeki bu ses yine ne kadar da haklı...  Gerçekten yalnızlık tek kişiliktir ama kalabalıkta yaşanır... 

- Çok uzun bir süredir...

yalan söyledim...

İlk kez bir kadına gerçeği değil duymak istediği cevabı verdim... Durdum bir yağmur damlası gökten yere ininceye kadar ve düşündüm: Araftaydım.  Doğrularım ve yalanlarımız arasında sıkıştım.. Asla yapmam dediğim fikirleri savunuyorum... Hayat sıradan bir filmin verebileceği mesajı bana gayet net veriyor : insan daima kendinden taviz veriyor...

-Neden?
-Ne neden?
Soruya soruyla cevap verecek kadar dalgınım yine...

-Senin gibi biri neden yalnız olur ki?
-İçimde bir ben varken yalnız olmaktan daha doğal bir cevap göremiyorum... Fikirlerimin ağırlığını sırtlanacak uygun bir ruh daha yok varsa da ben karşılaşmadım...
   Gerçekten de haklıydım... Bazen aynaya baktığımda gördüğüm ben'e tahammül edemiyorum, içimden söküp atamıyorum kendimi.  Böylesine yabancıyken dünyama, bir başka gezegenle yörüngülerimizi birleştirerek kaos yaratmak kainata ihanet etmektir...

-Çok gizemlisin...
Bana bunu söyleyen ilk dudak olduğunu düşünüyor, bakışlarından anlıyorum... Yanılıyor...

-Öyle büyük bir sırrım yok. Keşfetmek istemiyorsunuz sadece. Zoru seviyorum demek kolay, zorla yaşamaya çalışmak nedir bilir misin? İçimde bir mağara var ama önünde koca bir kaya, kaldırmayı istemen gerek önce. Sen merak ediyorsun o kayanın arkasındaki mağarayı fakat mağarayı hep karanlık düşünüyorsun, cesaret edemiyorsun. Bilmediğinden korkar insan. O taşı kaldırıp içeriye kafayı uzatabilmektir cesaret, deliliktir biraz cesaret...

Sustuk...

Karşılıklı susulan dakikalarda ne düşünür ki insanoğlu? Birbirlerini sevmeye mi çalışırlar, mekanın dekorunu mu incelerler? yoksa havaya savrulan cümlelerin kuyruğundan tutup onları sahiplenmek için sessiz bir ittifak mıdır bu?

- Hiç birini sevdin mi?
Böyle soruları nereden buluyor insanlar? Cevabını bilmiyorsam ne cevap vereceğim...

-Sevdiysem bile hiç bilemedim. Belki de ben sevemiyorum.. Olmuyor, beceremiyorum. Herkesin bir laneti vardır, belki de benim lanetim bu. Heyecanlanıyorum, meraklanıyorum fakat uzun süre aynı gözlere, sözlere katlanamıyorum. Benim enerjimin sonu yok ama karşı tarafın enerjisi tükeniyor... Ben tükeniyorum, kendimi yok edemem... Masumiyetten beslenen bir sinek gibiyim bazen  kötü olmayı kafaya koymuş son iyiyim ben! Ben sevemiyorum. Belki de sevmekten korkuyorum ve bunu hala itiraf edemiyorum...
Gerçekten aynaya baktığımda kapalı duran itiraflarımı seslendirebilsem, kabullensem gerçeğimi belki çoktan uykusuz sabahlamalarımın nedeni yalnızlık olmazdı...

- Kendine çok haksızlık ediyorsun!
Kendine haksızlık etmeyen kimse var mı? Susulan sevdalar, çığlık çığlığa savrulan yalanlar. Herkes haksızlık ediyor kendine ben sadece haksızlığımın da farkındayım, o kadar. 

-Senin gördüğün benle, benim içimdeki ben arasında bir buz dağı kadar mesafe var... İfade ettiğim kadar kaliteli yaşayamıyorum... En çok ben engelim kendime.. İnsanın kendinden başka düşmanı yoktur!

Gerçekten de insan en çok yalanı kendine söyleyerek yine en çok kendine ihanet ediyor; kendinden kaçarak da bir yere varmıyor bu dünya...

- Beni öpmek ister misin?
Kim seni öpmek istemez ki. Bakışlarımla saatlerdir öpüyorum varlığını zaten keşke hissetsem ama tadını ruhumda, olmuyor... Hissetmeden sevişilmiyor; her zaman kolay değil.

-Seninle biraz daha konuşmak istiyorum ben, yalnızca konuşmak  eğer yanlış anlamazsan!
- Senin yerinde başka biri olsa bu cevap aklına bile gelmezdi, biliyor musun.
-Biliyorum ve beni başkasıyla karıştırma, lütfen.!

Sonra ne mi oldu? Güneş yine doğdu... Cevaplar dilimizin altında kaldı. Belki bir "seviyorum" cümlesini daha yalanın elinden kurtardık, o kadar... Sonrasını kimse hatırlamıyor...

"Ş"aban "S"arı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...