Pages

Ads 468x60px

4 Ocak 2013 Cuma

GÖNÜL TİRYAKİLİĞİ


GÖNÜL TİRYAKİLİĞİ
Aklımı mesken edinmiş hayalleri unutma seanslarında
Uzanmış sana olan düşlerimden bahsediyorum aynalara.
Olamayacaklara dair tedaviler düşünüyorum kendi kendime,
Acısız bir unutma için tüm bu çaba…

Albümlere kaldırılmış tüm geçmişin parmak uçları yanık
Hiçbir iz yok benliğimde sana dair.
Bendeyse dokunduğun her yerde hala sen, hala o felaket yangın yakıyor beni…
Bağımlınım, anlamadıysan aşığım!

İlk kez, ilk kez başladığımda gözlerini ciğerlerime çekmeye
Güzelliğine özenmiştim; bi kereden bir şey olmaz demiştin.
Başımda duman gelecekle, gençlik heyecanına kapılıp
İki satır muhabbetin beni alır götürdü dumanla bulutlara
Ve ben sönen düşlerine kadar yanmıştım senin parmak uçlarında.

Yaş’landıkça gözlerimdeki senler,”sağlığına zararlı” dedi doktor ,
“unutmalısın”!
O gün masumiyetimde bıraktım ellerini
Oysa daha başlamamıştım bile seni tenimde sarıp içmeye!

Zaman aktıkça aramızda ayrı ayrı kıyılara savuruyordu rüzgar biz’i
Açıldıkça açıldı iki lafın belini kırma seanslarının sıklığı
Ve bitti sonunda aramızdaki ortak kelimelerin son söylenim tarihi…

Kendi kanımda kaynamaya, tabiri caizse sensiz yaşamaya çalıştım.
Geceleri, yalnızlık krizim tuttuğunda elim hep telefona uzandıysa da
Vazgeçtim; sağlık aşktan önce gelmeliydi çünkü;
Her şey aşk’tan önce gelirdi zaten buralarda,
Bana da sıra hiç gelmezdi sende, elinde kalan son (bir) tek benim!

Bekledikçe yüreğimdeki yerinin kapanmasını
Koyu bir hüzün akıyordu damarımda, kapanmıyorsun o kadar basit bir kelimeyle.
Alışkanlığımdın, tiryakindim senin;  anlamadıysan aşk ateşimdin sen!

-bilmiyordun sen hakkımdaki ve hakkındaki hiçbir şeyi
Hepsini aynalara anlattım çünkü hep ben.
Buz gibi gözlerine, kor kelimeler bırakacak gücü kendimde bulamadım
Erir giderdin bilseydin içimdeki cehennemi,
Cennetten vazgeçerdin görseydin içimdeki yerini.

Başladığım gibi sessiz sedasız bıraktım burnumda tüten kokunu!


Silmeye çalıştım ne varsa bende, tavsiyelere uyarak
Olmaz’dın nasılsa sen, yalan girmişti aramızdaki hukuğa.
Tanımadan hücrelerindeki zehri,  bıraktım tadı damağımda kalan gülüşünü!

Kaç zaman sonra-burada zaman sistemi farklı düzen’den;  dakikalar asır gibi-
Tam bırakmışken kendimi kader’e
Gönül rehberimden sildiğim numaran yıkanmış hayallerimin cebinden çıktı
Tertemizdi, gül kokuyordu gelecek.
Akmak üzere olan zamana kazılı ismini son kez tuşladım
-alışkanlık işte-
Yine meşguldü gönlün bana.

Ağlamak hiçbir yağmuru bitirmedi (yer)yüzümde
Ve hiçbir bahar getirmedi seni, kokunu, gülüşünü.
Tavsiyelere uydukça acıya battım, yoksun’luk çektim asırlar boyu
Seni unutma tedavilerini reddettim en sonunda ama
Uyuşan bir ruha işlemezsin artık…

Her acıya rağmen, alışkanlık işte
Arada anarım adını, gizli düşlerim seni
Yakamam iki dudağımın arasında duran sözlerimle aşkı
Zift karası harflerle unuturum şiirlerde seni
Tutarım kendimi, ellerim titrer sana uzanmamak için
Sakın aşk falan sanma
Zira benimkisi sadece dudak tiryakiliği;
Yanlış anlama…

Aklımı mesken edinmiş hayalleri unutma seansında
Tüm yasaklara inat seni içime almaya devam etmeliyim; bu kez yaşamak için!

"Ş"aban "S"arı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...