Pages

Ads 468x60px

3 Ocak 2013 Perşembe

ÖLÜMÜME BİR ÖNSÖZ’ÜM VAR



Adına sığınıp, başlıyorum önsözümün sana ait satır aralarına. Şiir gibi yaşayarak hissediyorum geldiğindeki senle, bittiğindeki         sen arasındaki tüm kelime zamanlarını. Aktıkça gözlerimden saniye saniye sen, yaşlandım bir nefes daha varlığından uzak bir cümlenin başucunda. Haberin olmadan büyüttüğüm sıcacık hayallerin üzerine sinen kokun, tenimi yakarken geçmiş zamanlarda, şimdilerde hepsi küf tutmaya yüz tutan bayat bir ayrılığın yara bere izi; hiçbir estetik operasyonla temizlenemeyeceğim senin ipuçlarından. Olay mahallinde kalan parmak izlerim dahi sana işaret ediyor! Bu kadar olur ayrılığın şaşırtan mutasyonu. Literatürümdeki hislere aşkla başlayıp acı ile nokta koyduğum devrik çevirilerde yalnız kalan kimsesiz bir cümleyi sen mealiyle açıklamak topu topu üç harftir: Y O K’ luk; Yüreğimdeki sen’in karşılığı; yukarıdan aşağıya üç harfli? Söyle hangisi?
Ezberimden söylerken aklıma seni getiren şu şarkılar, gramofonun iğneleriyle akupunktur yapıyor yüreğime. Aşkı acıya çeviren ayrılık tümörü yayılıyor baktığım dokunduğum söylediğim her şeye… Gözlerindeki her anı dikkatle izleyen koca ülkeme sırtını dönerek gitmek fiilini ifşa ederken, lal olan dilime sessiz bir şarkı dolanır eskilerden “ sende başını alıp gitme, ne olur”. Gitmek ve kalmak arasındaki çekim eki ölmek… Ölü bir şehrin üzerinde kara bulutların gidişine yağan ağıt, cayır cayır yakılır geride kalan birkaç ihtiyar duygunun teninde. Ölü bir şehrin, yangın yeri yüreğinden bakıyorum senden kalan son (foto)romanlara konu olacak ucu yanmış albümlere. Hala sıcak gözlerin, çok uzağa gitmiş olamazsın! Küllerimden doğan Anka’nın sırtında yetişebilirim taze terk edişine, tutuklatırım seni sevda güçlerine, ama… Cümlenin sonuna gelen “ama” beni bağlar ölü şehrin sensiz limanına, bir denizci atasözü söyler martılar “ gitmek isterse gemi, geri gelmeyecektir gittiği limana geri”… (böyle bir atasözü yoktur)
Ölümüme gidişin sebep olamadı, isterdin belki ardından su gibi dökülmemi… Aslına inersek ölümümün; beni intihara sürükleyen dudaklarındı. Öpemeyeceğimi ezelden bildiğim o sırat incesi, cennet tazeliği dudakların işte. Üçüncü sayfadaki ölümümün haberine, iltifatlarını sıralamayacağım… Cezamı kesip, ruhumun idamına karar verdiğin günden beri karanlıkta doğan güneşler, yıldızsız bekleyen dolunaylar geçirdim. Ayrılığın ölüme paralel olduğu vakit kapımı çaldı ardında kalan cellâtlar. Dokunamadığın boynuma, yağlı kelimeler takıldı.  Devrim marşları eşliğinde sorulduğunda son isteğim, ben kızıl meydan dudaklarını istedim; onu dahi çok gördü sevda tanrısı bana… Kırk defa seni düşündüm bir saniyede, bir ömür bekledim gerçek olmanı ellerimde. Bihaber sürdürdün sen yaşamını yaban ellerde, benden uzak diyarlarda; platonik yalnızlıklar var benim hala ellerimde.  Seni tutamayan eller ne işe yarardı, paslı jiletlerle kestik bileklerimi. Sen kaybından, ölüme çeyrek varıyordum aktıkça platonik damar kesiklerimden. Üstelik cinayete intihar süsü verecek kadar hünerliydim. Kaza kurşunu bir ayrılık ateşlenince dudaklarından ölü taklidi yapacak kadar da maharetsizdim. Maganda aşklara protesto mitingleri düzenleniyor ayaklar altına alınan vedaların ve ölüme terk edilen hoşçakalların anısına. Kırk defa ayrılığı andım kaçak sevişmelerimde; bir kerede bitti ömür. Ayrılık az çok ölüme benzer; hiç beklemediğin anda kast eder aşkın canına, 21 gramlık bir aşkım var, onu da çok görür bana. Azrail’im sensin biliyor bunu herkes, dudaklarından çıkan zehir zemberek bitişler, ucu yanık oklar gibi saplanır bendeki senin tam kalbine, sen benden giderken aldığım o son nefes, kuramadığım o son cümlenin gölgesidir! O kadar uzun gittin ki, nutkum tutuldu… Gidişine bestelenen sessiz senfoniler, mahşere kadar kulaklarımda çalınacak…
                Dudakların diyorduk ölüme haber… Ölüme geldik dudaklarına değer… Ayrılığınla biten bitkisel yaşamımın, otopsi raporundaki ölüm sebebime yazdılar sen diye; anladın mı şimdi bendeki aşkına armağan ettiğim varlığı; varlığım dudaklarına armağan olsun! Ne mutlu seni sevene!
"Ş"aban "S"arı
               

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...