Pages

Ads 468x60px

18 Ocak 2013 Cuma

Ruh Parçaları #39

#39- En iyi Hikayeler Yollarda Yazılır.

   Yolda bir arkadaşıma kurduğum cümle " bakalım bu yolculukta nasıl bir hikaye yazılacak" şeklindeydi . Bu cümleyi kurarken başıma geleceklerden habersiz bir şekilde, kitabıma gömülmüş, bol bol satır aralarını karalayıp, müzikle mest olan; sıradan eve dönüş yolculuğuna çıkmış bir adamdım. Yol boyunca aklımdakileri kitaba; telefona not alıp eve gidince onları yazıya aktarmanın planlarını yaparken beynim kısa devre yapmasın diye film izlemeye koyuldum. Babam ve Oğlum da duygunun dibine vurduktan sonra, yeniden Amelie'yi izleyeyim diyerek o filme daldım gittim. Bulutların arasından kaçabilen güneş ışıklarıyla, karlı dağların dans ettiği aydınlık yolculuğum yerini artık karanlığa bırakmaya başladığında yolculuğun son demlerindeydim. Şehrin ışıklarını gördüğümde anladım ki tüm şehirler gece bir başka güzel; karanlıkta yaşanıyor aslında tüm hikayeler... Ve benim en güzel yol hikayemde bu karanlığın ilk saatlerinde başlamayı beklercesine benden habersiz planılmış her şey....
   Terminale girdiğimizi fark ettiğimde, cüzdanımı, telefonumu yanımdaki küçük el çantama koydum; montumu giyip düğmelerini ilikledikten sonra, laptop çantamı da omzuma taktım. İnmek için hiç acele etmem, bir kaç kişiye yol verdim o yüzden. Hayata aceleyle gelmiş olabilirim ama sanırım büyüdükçe içimdeki tezcan soğuyor. Saat 19.20; 19.30 da araç Edremit istikametinde devam edecek sanırım bu yüzden Bursa'da inen yolcularda bir acelecilik var, ve sabırsız, saygısız ve benim işim görülsün başkası beni bağlamazcı zihniyet yüzünden bir kargaşa ortamını en arkadan gözlüyorum. Bagaj görevlisi, herkes gibi, işini üstünkörü yapan bir adam. Bildiğiniz gibi yolda ara şehirlerde ineceklerin bagajları bir yana, terminal yolcularınki bir yana konulur, işte bu arkadaş aradaki yolcu bagajı kapısından bizim eşyalarımızı dağıtma(!) telaşında. Arkadan homurdanan sesler, adamın müşteriyi azarlar üslubu, ben hala arka sırada sakinliğimle beklemekteyim. Bir amca yanıma yanaştı, kuponundaki rakamı okuttu; onu okuyunca bende benimkini okumaya çalıştım. 21 numaralı koltuğum sanki 27 gibi okunuyordu o karanlıkta. O an arkadaki bir başka arkadaş adama sesini duyurmayı başarıp, diğer kapıyı açtırabildi. Diğer yanda da araç olunca dar bir koridor oluşmuştu ve o kadar düşünceliyiz ki, soldan girip, sırayla valizini alıp sağdan gitmeyi kimse akıl edemiyor. Herkes bir yerlere aceleyle yetişme telaşında, kimse kimseyi görmediği gibi, artık görevlide şu benim valizim diyenlere veriyor gönderiyor. Gri bir valizi alan genç kadın uzaklaşırken, ben kendi valizimi görme telaşında olduğumdan olayları idrak edemedim. Orada olmadığını gördüğümde, bir diğer kadının olmayan bavulunu arayan görevliye baktım; kadının bavulu diğer bölmede çıkınca birde oraya baktım. "Benim bavulum burada yok" dediğimde adam, "e nerde o zaman?" diye pişkin bir soru sordu. "Siz bilmiceksiniz ben mi bileceğim dedim."! keşke küfretseymişim; Adam biletimdeki 21'i 27 diye okuyunca, 27'nin de 21 olarak okunabileceği ihtimaliyle araca girdim, 27 numaralı koltuk boş, 27 numaralı valiz yerinde olunca ben hemen o valizi aldım. Bir görevliden 27 numaralı yolcunun bavulumu alıp gittiğini söylediğimde, hemen ofisi aradı ve bilgiyi verdi. Ben yapacak bir şey yok diye artık oraya giderken, heyecandan çok bu ülkedeki insanların acelesine, işgüzarlığına, gelişigüzel yaşamasına küfrediyordum ve utanıyordum!  Terminalden içeri girdim, diğer valizi yukarıda bırakıp ofise girdim.
    Olaylar buradan sonra başlıyor...
    Ofise girdim, çantamı ve montumu masaya bıraktım. Geldiğim araçtaki hostda oradaydı. Araçta müşteriye davranışından çok memnun olduğum bu abiyi de görünce zaten vurdumduymaz rahat bir havada olan ben iyice rahatladım.Olayı soğukkanlılıkla anlattım, alan kişinin 27de ki biri olduğunu söylediğimde, host arkadaşta  onları hatırlıyorum bir bayan ve annesiydi dedi. Sistemden isimlerine ve telefon numarasına ulaştık. Bu kadar kolay olacağını bilmezdim diye düşünürken, aradık aradık kadın telefonu açmadı. Sonra ben zaten sohbet etmeye başladım oradakilerle. Öyle tuhaf bir yapım vardır, yeni insanlarla konuşmaktan, fikir almaktan, hayata benim pencerem dışında bakan büyük küçük fark etmeden gözlem almak çok hoşuma gider; ne kadar yeni insan o kadar yeni fikir demek çünkü. Ceyhun bey ve Host İmam abiyle önce ; işte yola çıkmadan önce kurduğum cümle şuydu, şimdi bakıyorumda hayatımın hikayesini yazacağım dedim, sonra bagaj görevlisinin işgüzarlığını şikayet edince, adamı çağırdı fırçaladı, adam savunmasını benim desteklemediğimi görünce çıktı gitti. Biz yine sohbete devam ettik. O sırada içeriye bir başka iki host geldi. Seferlerinin raporlarını dolduruyorlardı.
    Yeni yılda aldığım bir karar gereği günün anlam ve önemi konulu bir fotoğraf çekiniyorum, o yüzden o arkadaşlardan fotoğraf çekmelerini rica ettim, ceyhun bey bunları artık genel müdürlüğümüze de gönderelim esprisi, benim hiç merak etmeyin  diye cevabımla fotoğraflar çekinildi. Kadın, yabancı bir numara görünce "kimsiniz" diye mesaj atmış. Ben bu mesaj haberini aldığımda kapitalizm üzerine bir sohbet içerisine girmiştim. Bu bilgiyi alınca daha da rahatladım Ceyhun bey aracıyla bavulumu almaya gittiğinde bende orada çayımı bitirmiş beklemeye başladım. Kitabımı çıkarttım okumaya başladım. Fatih, stajyer olan Halit Abi'ye işi anlatıyordu. Rapor yazıyorlardı. Benim kulak misafirliğim ve merakım belki de böylesine heyecanlı bir olayın bile benim açımdan çok karlı olmasını sağladı. Başını kaldırıp bana "insanların senden intikam almasını bekleme, sen onlardan önce davran" dediğinde belkide çok büyük bir hata yaptı; ben hemen lafa girip derin bir sohbete girdik. Cümle tamamlamayı çok sevdiğim için pek çok cümlesine güzel tanımlamalar yaptım ve kurduğu cümleler, fikirleri hayata pek çok insandan farklı bir pencereden baktığını gösterdiği için çok çabuk ısındım. İllumunati, engellenen zekalar, düzen, Einstein, Hitler, Atatürk, Tesla... bunlar konu başlıklarımızdan sadece bir kaçıydı, diğer stajyer abi ise sadece dinliyordu.
      dışarı çıktık. Hava soğuktu fakat sohbet ısıtıyordu; yine düzenden devam eden sohbetimizin devamında, Halit abiyle başbaşa kalınca benim, geçmişe takılma şimdiyi kaçırma fikrim üzerine, ilk kez yaşça büyük birine  tavsiyelerde bulundum; bu çok onure edici bir davranış fakat ona da söylediğim gibi kendi problemlerimizi ne doktorlar ne kitaplar çözer, onları ancak kendi kendimize bulduğumuz çözümlerle çözebiliriz.... Bavulumun geldiğini görmüş olmama rağmen bir süre daha sohbet ettik;
      İçeri girdiğimizde bavulumu kontrol ettim, kitaplarım yerli yerindeydi. Oturduk bir çay daha içtik.O esnada Nejat İşler'den bahsederken buldum herkesi , kırk yıllık bir arkadaş ortamında gibiydik... Çay bitince, saatte 10'a doğru gelince son bir fotoğraf daha çekindik; facebook profillerini falan aldık daha fazla sohbet etmek için...
     Bavulumun kaybolmasında bile bir hayır olacağını asla düşünmezdim fakat iyi ki kaybolmuş. Farklı ruhların muhabbetine şahit olarak çok mutlu oldum ; hayatım boyunca unutulmayacak bir yol hikayesi edinmiş oldum böylelikle...
    Yayında ve yapımda emeği geçen tüm meleklere teşekkürler
"Ş"aban "S"arı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...