Pages

Ads 468x60px

13 Ocak 2013 Pazar

Ruh Parçaları #37

Ruh Parçaları #37-kısım 1 Kime Niyet Kime Kısmet Romantizm

"iyi şeyler hep biz beklemezken gerçekleşir çünkü hüzün biz bakarken mutluluğa soyunamaz." "Ş"aban "S"arı

      Hala korkarım. Geceler hala en büyük düşmanımdır ve 2 yıldır kabus görürüm. Huzurlu mutlu rahat ve hala bir şeylere inanabildiğim küçük düşlerimin bilmemkaçıncı yürektede son damlasını bırakınca terk ettim kendimi. İşte o gün sırtımdaki bıçakları çıkartıp astım portmantoya, dostluğun paçalarımdaki izlerini temizledim, güvenin kokusu çoktan terk etmişti dünyamı ve duvarlarımda asılı duran aşk tabloları yerlerde can çekişiyorlardı; bazen yeni bir başlangıç yapmak için defterin son satırlarını kanla yazmak gerekir ve gözyaşıyla imza atarsın geçmişine. Oysa "gerçekten yaşayan birinin hiç bir defteri tam anlamıyla kapatamayacağını, sadece yarım olarak gecelerine saklayabileceği" gerçeğini henüz bilmediğim vakitlerde en büyük sözümü vermiştim kendime: hayatımın bu ruhumu hapseden yıllarının son günlerindeyken o zamanlar en sevdiklerime verdiğim bu sözden geriye hiç kimse kalmamış olsa da ben kendime verdiğim sözü kendimle tuttum " şimdi hayatıma en baştan başlayacağım ve kendi hayatımı ben kendi ellerimle yazacağım"... Evet o günleri, yalanı dolanı bi kenara bırakıp samimiyetim hazır üzerimdeyken yazarsam; geleceğimde yerlerini hazırladığım isimlerden geriye o kabuslardan başka hiç bir iz yok; karşılaştığımda kafesimdeki hüznün nefretle karışık belirsizliğinden başka bir his yok. Eski sevgili diye tanımlanan zamanının güzel anılarından geriye ise kocaman pişmanlıklar var; evet ben terk ettim hepsini, hepsini bana en güvendikleri günde bir başlarına bıraktım ama kimse beni benden daha çok suçlayamaz! Ama ben şu hayatta bir elin parmağını geçmeyecek sayıda doğru yerde doğru zamanda bulundum, ya hep geçtim birilerine ya çok erken; insan kendine gitmeyi bile unutabilirmiş oysa. İşte bu gecelerle alıp veremediğim hep bundan, uykudan kaçmalarım aslında yüzleşme cesaretimin olmayışından yani günahımı kelimelerden almayacaktım da ne yapacaktım! 
      Bu kadar karanlığa bulanı kelimelerin ucu kırık bir ok gibi yüreğinize saplanmasının sebebi benim Tanrıyla aramdaki anlaşmanın günah çıkartmaları! Günah keçisi lazımdı aşka ve ben düşlerimi feda ettim! O gün işte sıfırdan başladım hayatı yazmaya. Bugüne kadar iyi kötü geldik, yapbozu tamamladık sayılır ve konu yine dönüp dolaşıp bir gün aşka gelecekti, geldim!
      İnsanla birlikte yalanlarda, dualarda, gelecekte büyüyor; yani belkide cansız olduğunu düşündüğümüz en soyut kavramlar bile kanlı canlı karşınıza dikilip sizinle isterseniz eğleniyor isterseniz size acı veriyor; insan büyüdükçe acı çekmek istediği için acı çekiyor, biliyor musun bilmem ama ben, senin beni okurken çektiğin acının zerresini bile çekemeyecek kadar samimiyetsiz bir şairim! Yalan ulan  yalan ne yazdıysam hissetmeden yazdım evet, benim kelimelerle bir alıp veremediğim yok ben sadece bedelimi ödeyip bir melekle birlikte olmak için çabalıyorum ve belki de günahını ödeyemeyecek yürekler için biriktirdim o kadar kelimeyi... En son hissettiği şey ölüm olan bir ruhtan gökkuşağının tüm renklerini bir kelebek ömründe hissetmesini nasıl beklersiniz! Hayır ben acı çekmiyorum, ben saymayı bıraktığım günden beri bekliyorum ve bunu yaparken ölmüyorum, küllerimden ruhumu doğuruyorum! O yüzden bas bas bağırıyorum kelimelerimin dışında " beni tanımadan sevemezsiniz" diye çünkü kelimeler aldatır, kelimeler yalandır! Ben yaşarım, yazabildiğimden çok yaşarım; yaşatırım... Kime  ne istediyse verebildiğim günlerde tükettim kendimi ve şimdi birikiyorum içimde!!! 
      Bir şeyin zamanının geldiğini asla anlayamazsınız, gülerek yaşayan insanların aslında gizli yaraları vardır, hayatı dalgaya alarak onları unutabileceklerini sanmalarından daha büyük bir yanılgıları olmadı; fakat işte ben, dünyadaki tüm kalıplara sığmayan, girdiği kabın şeklini alamayan bir yağmurum; herkesin ifade ettiği şekilde "farklıyım"....
      Biriktim... Şimdi niyet ettim yeniden bir limana kalbimi bağlamak için! bir şehir büyüklüğünde bir boşluğu dolduracak kadar açım, uzun zamandır uyuduğu uykusundan uyanmış bir  yüreğin hissettiği açlıkta yaşıyorum; umudum yemyeşil bir bahar tazeliğinde; heyecanım en kor halini takınmış bir yangının sıcaklığında; tenim patlamaya hazır numaraların alıştırmasında, düşlerim yeniden çorak toprağımı aşma telaşına kapılmış bana şimdi tek bir şey gerek, soğuk ellerimi ceplerimden çıkartacak bir  ele; düşlerimin üzerine çöken siyah örtüyü kaldıracak hayalgücüne, çatlamış dudaklarımdan dökülemeyecek cümleleri dökmek isteyecek öpüşlere, titreyen korkaklığımı "yok bir şey"leriyle avutacak sözlere ihtiyacım var; içimdeki cumhuriyete hakim olacak, noksanlığımı tamamlayacak kadına ihtiyacım var. Zamanı bilemezsiniz ama bazen hissedersiniz....
      Kendimi yeniden anladığım zamanlardı, yani hala ilk görüşte hisler dünyası kuruluydu, iktidarı zorla ele  geçiren fırtınalardan önce; dedim ya bazen geleceğinizi kimin taşıdığını hissedersiniz bir görüşte... 
      Haydi biraz örnek verelim, madem yazdıklarım yalan yaşadıklarımdan bahsedeyim sizlere...
      Sil baştan yaşanmış bir hayatta o kadar şanslıydım ki gerçek insanlarla karşılaştım; onları altın bir kavanozda biriktirip, gözüm gibi baktım. ben onlara kaliteli insan koleksiyonu diyorum siz; dost, kardeş gibi küçük sıfatlarla sesleniyorsunuz. Zamanın birinde, aylarla sayılabilecek kadar yakın geçmişte hissettiğim bir düşün peşine "olmaz"lardan geçip, tüm cesaretimi toplayıp geldim. zaten bu olayın gelişme bölümünü ruh parçaları #33 kısmında sizlerle paylaşmıştım. Olayların bizi mutluluğa çıkaracağına, güneşli günlerin yakın olduğuna o kadar çok inanırız ki her ihtimalin birde diğer yüzünün olduğu gerçeğini göz ardı ederiz ve o göz ardı edilen her şey gerçek olur. Bu evrenin bize, ondan izinsiz bir şey yapamayacağımızı gösterme şeklidir ve belkide o an kendimiz için aşk olarak ya da en iyi şey olarak düşündüğümüz durumlar bizim için gelecekte dikenden başka bir şey değildir.
çıkmaz bir sokağın sonuna geldik işte o tecrübede, adı konulmamış bir çizgiyi ikimizde en ortasından kesinlikle üzülerek kestik, ikimizde kusurlu sayılabiliriz ve gerçekten uzun zaman sonra hissettiğim bu düş beni bir başka düşe hazırlayan bir tecrübe oldu, biterken ve giderken karaladığım cümlelerse bence litaratüre geçecek derecede kıymetliler!
      "iyice kördüğüm yaptım kaderi, sana sinirden ve mutsuzluktan başka bir şey veremiyorum oysa ne kadar masum bir isteğim vardı; seni tanımak... içinde bilmediğin, bilmekten korktuğun bir duyguyla yaşamamak için çok çalıştım, ne inanmak istedim sana ne de vazgeçmek, yalnızca 1 kez tanımak istedim; 1 kez sohbet edip, istemezsen gidecektim hayatından geldiğim gibi bir anda ve galiba en iyi yaptığım iş gitmek. şimdi gülüyorum inan, ahmaklığımı düşündükçe, cüretim aklıma geldikçe ve her gece "belki" bir umutla uyuduğumu düşündükçe, kahkaha atıyorum. Samimi olmak gerekirse seni sevebilirdim, sevebilirim belki ama oyunda tek bir hakkı olan bir kahraman gibi onu da kaybetmekten korkuyor insan, ister istemez... ..... İlk görüşte hissetmek diye bir şey vardır, sen bende öyle bir şeydin ve ben içimdeki çocuğu avutmak için bile olsa seni görmeden kaçmak istemiyorum; istemeyeceğim...  ....Kendimle uğraşırken gayet zorlanıyorum zaten birde senin içimdeki gerçeğin bana çok ağır geldi, ya olmalıydı ya atılmalıydı adın... ... sendeki yerimi bilmiyorum merakta etmiyorum fakat senden tüm samimiyetimle tek bir şans istiyorum... neden mi şimdi; çünkü artık sona geldik... Bir yerde kopacak ip, belki de bu gece... susmak için çabalarken kırdım, kızdırdım ve bok ettim güzelliğini ama zaten bir gün bitecekti bu "saçma"lık... ... Çünkü imkansız diye bir şey asla olamaz, aşk, sevgi her ne ise adı öyle lafla hissedilmez; şimdi ***** bu kördüğüm olmuş durum için tüm samimiyetimle senden 1 şans istiyorum,... Bunları da söylediğim için üzülme sakın; sen kötü bir şey yapmıyorsun bende yapmıyorum!! ve her ne olursa olsun çok özleyeceğim sohbetlerini...." 
      aldığım cevap daha da trajikomik bir sondu; "öncelikle bana karşı hissettiklein için benim hakkında düşündüklerin için ve bunları bı kadar güzel bi şekilde dile getirdiğin için teşekkür ederim sana .evet neden senle görüşmüyorum çünkü kalbimde başka biri varken onu düşünürken senle görüsemem anladın mı o kişiye ihanet ediyormuşum gibi geliyor sen saçma bulabilirsin ama ben böyle düşünüyorum .baştan senle konuşmamalıydım bunu neden yaptım bilmiyorum ama pişman değilim asla seni uzaktan da olsa tanıdığım içinuzun süredr kimseyle bu kadar güzel bi şekilde sohbet etmiyorum sen beni hiç kırmadın hiç üzmedin aksine güldrdün düşündürdün öğrettin bazı şeyleri işte ben bunu sevdim :)bırak burdan sohbet edelim büyüsü bozulmasın bu ilişkinin farklı olsun tıpkı bizim gibi.her konuştuğum insan iki konuşmdan sonra buluşmak istiyor ben bunu istemiyorum anladın mı olmuyor ben seni ,seni beni gördüğün gibi görmüyorum.. ....sen de beni anla lütfen bir daha bu konuyu açmayalım yazık oldu aslında ama elden ne gelir ki..."  
       "Çok iyi anlıyorum fakat sen beni anlamıyorsun işte ;benim gönül rahatlığıyla sohbet edebilmem için görmem lazım bu da benim tuhaflığım yani seni görünce sana aşık olacak ya da senle tekrar görüşmek istemeyecek değilim, sadece aradaki belirsizliği kaldırmak için; yani kimse kimseye ihanet etmeyecektir zaten teknik olarak. Işte ikimizde birbirimizi yargılamadan sorgulamadan konuştuğumuz için arada çok iyi bir büyü oldu, sinerji yarattık ve ben görüşünce büyünün bozulacağını değil aksine seviye atlayacağını düşünüyorum; bu seviye ikimizin de istediği şekilde olmayacak; yani ne sen benim sevdiğim ne ben senin dostun olacağım tam ortada böyle orta şekerli seviyeli bir sohbetdaşlık, belki hayatın yükünü paylaştığımız bir durak gibi bir durum olacak, amacım bu.... .... ben sana beni sev ya da bırak ben senden vazgeçeyim demedim, demem çünkü bu işler lafla olmaz.. ......evet belki net bir şekilde bana ağzımın payını verseydin çoktan yok olurdum ama artık çok geç. Konuşmak rahatlatıyor beni de seni de; konuşmamak işi zorlaştıracak. Yani şu güzel kahkaha dolu sohbetleri yüz yüze yapmaktan başka bi amacım yok inan! ... .... tamamen karşılıklı düşüncelerdeyken zıt durumları istiyoruz. Ben görmeden büyünün bozulacağından korkuyorken, sen görürsek bozulacağından korkuyorsun ama senin durumun biraz daha duygusal. Kalbindeki her kimse ona ihanet etmekten korkuyorsun anlıyorum ama dediğim gibi ortada ne bir umut ne bir aşk var....
      " tbi ki de görüşünce ortada aşk olmayacak ama umut olacak anlıyor musun??sen ne kadar da kabullenmesen de... .... sana dedim belki birgün bir yerde karşılaşırsak senle oturur konuşurum ben böyle istiyorum ve o bir gün gelicek diye bekleme biliyorum ama seviyorum böyle oyunları. senle bari farklı olsun bu ilişki bana göre arkadaşlık tabi benim suçum evet tek kelimeyle bitirmeliydim ve şimdi de öyle yapıcam senle konuşmak istemiyorum uzun bir süre sen ,çok sıkıldın biliyorum yoruldun çok ısrarcısın haklısın(bu kelimeyi sevmiyorsun)dediğim gibi beni beklemeye devam etme bir gün buluşuruz diye istemiyorum tamam mı sen büyüyü bozdun...". 

          Etik olarak yaptığım doğru mu ben bilmem ama evrensel ahlak kurallarına göre yaşamadım ki hiç; bu konuşmaları yazdıklarımın da yaşadıklarımından farkı ya da gerçekliği görünsün diye paylaştım ve ayrıca sizlere bir defterin istemesekte nasıl kapatatılabileceğini gösterdim; cevaben tamam dedim ve kendine iyi bak cevabıyla kendimizi bir başka zamana bıraktık, birleşmeyecek kaderleri tamamen ayırdık!
           Buraya kadar okuyanlar kısa hayatımın son döneminin kısa bir özetini okudular, bu satırlardan sonra yazacaklarımsa en taze duygularımın sizlerle ve kelimelerle buluşmasıdır; iki müjdem var! 
           Birincisi, aldığım eleştriler ve yorumlara dayanarak fark ettim ki olduğum gibi biri olarak görünmüyorum yazılarımda ve biraz olsun acı katsayısını azaltarak umut ve güzellikleri arttıracağım yazılarımda ve paylaşımlarımda! Elimden geldiğince sizi düşündürecek imgelerle karşınıza çıkmaya çalışmadan önce biraz dinleneceğim, kendimle kalmam gerek bir kaç büyük karar vermeden önce... şimdi ikinci müjdeme gelmek istiyorum;
           Başlığımızdan da anlaşılacağı üzere en hissettiğim zamanlarda herkesin aradığı aşkı sunabileceğim bir düşten ayrılır ayrılmaz, niyetimi tekrar sandığa kaldıracakken, ilk gördüğüm anda içinde umut ve güzelliği barındıran yeşillikteki gözleriyle beni tam ortadan vuran birinden bir şans, bir kahve molasına sığacak kadar sohbet fırsatına eriştim! işte o an anladım ki bizim mutluluğumuza da bazen Tanrı karar veriyor! Ya da bizim için mutluluğumuzun önündeki bizim göremediğimiz engelleri kaldırıyor.

           devamı için diğer yazıya geçiyorum... ! 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...